Prime'a abone ol

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

Motorsport prime

Premium içeriği keşfedin
Prime'a abone ol

EDİSYON

Türkİye

Yorum: Pilotların 2022 Fransa GP performansları nasıldı?

2022 Fransa GP, şampiyonayı etkileyecek birçok olaya sahne oldu. Altay gök de 20 pilotun her birinin performanslarını kısaca özetledi.

Charles Leclerc, Ferrari F1-75, Max Verstappen, Red Bull Racing RB18, Lewis Hamilton, Mercedes W13, Sergio Perez, Red Bull Racing RB18, George Russell, Mercedes W13, the rest of the field at the start

Fotoğraf: Mark Sutton / Motorsport Images

Fransa yarışına pole pozisyonundan başlayan isim Charles Leclerc'ti ancak yaptığı kazanın ardından galibiyeti Max Verstappen'e hediye etmiş oldu.

Bitime 10 yarış kala Leclerc ile Verstappen arasındaki puan farkı 63'e çıkarken, Altay Gök de sizin için pilotların Fransa GP'de ortaya koyduğu performansları yorumladı.

Charles Leclerc

Avusturya’daki galibiyetin ardından net bir pole pozisyonu ile moraline moral katmıştı, bunu yarışa yansıtmayı bekliyordu. İlk 10 turda bunu yaptı, Max ile farkı istediği aralıkta yönetti, bir süre sonra da gaza bastı.

Ancak bilmediği şey, Verstappen ile mücadelesinde lastiklerinin tükenmeye başladığı idi, özellikle sağ ön lastiği yıpranmış durumdaydı –ki bu oldukça sıcak ve araçlar adına yıpratıcı olabilecek koşullarda normal bir şey. Yıpranmış lastiklerle yeterince dikkatli davranmadı ve yanlış noktada gaza oturmasıyla birlikte spin atarak kendini bariyerde buldu. 2018 Almanya GP’sinin yıldönümünde ciddi bir dejavu.

Geri dönememesi ise gaz pedalının sıkışması sonucu yaşadığı bir talihsizlik, kendini böyle bir duruma sokmasaydı geri dönme çabası sarf etmesine de gerek kalmazdı elbette. Önü açıkken yarışı yönetme konusunda kendisini geliştirmeli, senelerdir birçok kez Verstappen’e geçildiği yarışlar izledik.

Asıl soru ise psikolojik avantaj noktasında, nitekim geçmişte hata yaptığında kendini yıprattığını gördüğümüz Leclerc çok kızgın ve hüsrana uğramış durumdaydı. Verstappen ve Perez’e bir açık verdiğini düşünüyorum, bu saniyeden sonra sadece sürüş açısından kendinden emin olması yetmeyecek. Hafta sonunun en büyük kaybedeni oldu maalesef.

 

Yuki Tsunoda

Cumartesi günü oldukça formdaydı, kendini iyi hisseden ve haftalardır aracın güncellenmesini beklediği bilinen Gasly’nin tam 8 sıra önünde sekizinci olmayı başardı. Sıralama turlarında normalde zayıf bir isimdir Yuki, bu konuda kendini geliştiriyor.

Startta da yerini korudu ancak şikana gelirken kontrolü ufaktan kaybeden Ocon’un kendisine çarpması sonucu spin atarak son sıraya düşmesine sebep oldu. Bu temas Tsunoda’nın karoserinde her saniye daha da büyüyen bir çatlak açtı ve sonuç olarak Japon pilot için rüya gibi başlayan hafta sonu kabus gibi bitti. Stroll’ün puan aldığı bir yarışı boş geçmezdi diye tahmin etmekteyim, kendisi 8. sıranın mümkün olduğunu söylüyor.

 

Kevin Magnussen

Tüm hafta sonu çok hızlıydı, özellikle Cumartesi tam anlamıyla esip gürledi, eğer grid cezası olmasaydı ilk yedi-sekiz içinde yer alabilirdi. Bunu telafi etmek için iyi bir start almalıydı, iyi az kalır diye düşünerek 6 sıra birden kazandı!

Sonrasında sıralama temposunu yarışa taşıyamayan ve uzun süre Gasly’e 13. Sıra savunması yapmak zorunda kalan Magnussen’in yarışı Latifi ile temasının ardından aracın dağılması sonucu sona erdi. Kaza ilk bakışta kendi hatası gibi duruyor, ancak tekrar bakıldığında Latifi’nin iç çizgiden gelen Magnussen’i pek umursamadan normal yarış çizgisini koruduğunu görüyoruz. Ancak K-Mag’in de frene basma seçeneği mevcuttu, bunu kariyeri boyunca asla tercih etmediği gibi dün de tercih etmedi.

Onun dışında güvenlik aracından önce pite girdiği için büyük dezavantaja sahip olduğunu da hatırlatalım, yarışının önemli yara aldığı noktalardan biriydi.

 

Nicholas Latifi

Güncellenmiş Williams ile hiç iyi bir hafta sonu geçirmedi. Sıralama turlarında net sonuncuydu ve suçu “direksiyon simidinin tam oturmamasında” buldu. Takımdan buna reddiye geldi, Latifi-Williams ilişkisinin kopukluğunu yavaş yavaş hissediyoruz ve hissedeceğiz.

Yarışta ise aslında hiç olmadığı kadar rekabetçiydi. Pit stopların ardından Gasly-Magnussen mücadelesinin bir parçasıydı, 0.7 saniye gibi yakın bir mesafeden takip ediyordu ikiliyi. Gasly’nin Magnussen’i geçmesinin ardından o da Magnussen’e atak yapabilecek konuma geldi, ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi çizgisini korurken fazla keskin bir hamle yaptı. Sonuç olarak temas sonucu spin attı ve yola devam etse de sonrasında garaja dönerek yarışa veda etti. Bir kötü hafta sonu daha Latifi için.

 

Guanyu Zhou

Kariyerinin en kötü hafta sonu ve bu kez sezonun genelinin aksine hata çoğunlukla kendisindeydi. Sıralama turlarında asla rekabetçi olamadı ve ancak 18. Sırayı elde edebildi. Startta sıra kaybetti, kendini gösterebileceği bir tempo tutturamadı ve arka sıralarda kabus gibi bir yarış geçirmeye mahkum etti kendini.

Schumacher ile teması da ilk ciddi hatasıydı. Bu temaslarda püf nokta çizgiyi nasıl koruduğunuz, nitekim mücadele esnasında normal çizgiden değil, boşluk bırakabileceğiniz en ideal çizgiden gitmeniz lazım. Zhou tam sınırda kalmayı denedi, ufak bir arkadan kayma yaşaması sonucu temas gerçekleşti. Hem ön kanat değiştirmesi, hem de 5 saniye ceza alması yarışını zaten bitirmişti, bir Alfa Romeo klasiği olarak mekanik arıza yaşayarak mücadele dışı kaldı. Sadece 5 puanda kalmışken daha sakin sürmeli.

The car of Mick Schumacher, Haas VF-22, on the grid

The car of Mick Schumacher, Haas VF-22, on the grid

Fotoğraf: Carl Bingham / Motorsport Images

 

Mick Schumacher

Rüya gibi iki yarışın ardından bu kez talihsizliklerle boğuştu. Sıralama turlarının ilk bölümünde 10. Sırayı elde ettiği tur iptal oldu, bu da kendisinin 19. Sırada kalmasına sebebiyet verdi. Yarışta tıpkı takım arkadaşı gibi iyi bir start aldı ancak yarış temposu pek de iyi değildi, hızlıca Albon’a geçilmesinin ardından kovaladığı gruptan biraz koptu.

Zhou ile teması yazdığımız gibi kendi hatası değildi, ancak erken pit yapması ve güvenlik aracı periyodundan avantaj elde edememesi tıpkı Magnussen gibi onu da yaraladı, zaten temasın ardından da yarışı test seansına çevirmek durumunda kaldı ve damalı bayrağı son sırada gördü.

 

Valtteri Bottas

Onun için de sezonun en zayıf yarışlarından biriydi, fakat bunun sebebi kötü performans değil kötü seçimlerdi. 11. Sıra gibi rahat bir pozisyonda başladığı yarışta ciddi bir hata yaparak sert lastik tercih etti, bu da startta sıra kaybetmesine ve güvenlik aracında pite girdiğinde orta hamura geçerek kendini çift pite mecbur bırakmasına sebep oldu.

Fransa güvenlik aracını pek görmediğimiz bir pist, buna güvenmiş olabilirler ancak bölümü uzatamamak yarışlarını baştan bitirdi. Bu kadar önlerden kalktıkları ve lastiklerin çabuk yıprandığı bir mücadelede ilk bölümü uzatmaya çalışmak pek akıl karı değildi.

Alfa Romeo şu anda 2019 sezonuna dönmüş vaziyette. O sene Raikkonen sezona oldukça istikrarlı başlamış, sezonun ikinci yarışında sadece bir kez puan alabilmişti. Bottas da bomba gibi bir başlangıcın ardından Alfa Romeo sağolsun gerilemeye başladı, artık şampiyonada Ocon’un 10 puan gerisinde.

 

Pierre Gasly

Kendi evinde yarışan, ciddi bir desteğe sahip olan ve sonunda güncellenmiş AlphaTauri’sine kavuşan Gasly için daha kötü bir senaryo, daha kötü bir yarış düşünülemezdi. Antrenmanların hepsinde önlerde yer almasının ardından sıralama turlarında rehavetteydi, sürpriz bir şekilde ilk bölümde havlu attı.

Yarışta da kendisini son bölümlere kadar pek ortada göremedik. Sert lastikle başlıyordu ve startı iyi değildi, güvenlik aracında tıpkı Bottas gibi ilk bölümü uzatma düşüncesi çöpe gitti, sonrasında takıldığı trende atak yaparken de şikanı kaçırarak üç sıra kaybetti. Uzun bir süre Magnussen’in arkasında kalmasına ve puan şansını tamamen tepmesine sebep oldu bu.

AlphaTauri’de kalacağı açıklandığından beri işler onun için iyi gitmiyor, çünkü artık B takım pilotu olmak istemiyor, bu anlaşılır fakat bu kariyer yolunu kendisinin seçtiğini de belirtmekte fayda var. Dolayısıyla Gasly için tavsiyemiz Tsunoda’yı net şekilde yenmeye bakması olacak.

 

Alex Albon

Sonunda güncellenmiş Williams’ın neler yapabileceğini gösterebildi. Gördüğümüz şey şu; sıralama turlarında yeterince iyi olmayan, yarışta ise yavaş virajlardan düzlüklere çıkarken hız taşıyabilen ancak yavaş virajların kendisinde çok zaman kaybeden bir araç.

Albon’un bu sene savunma anlamında çok geliştiğini Avustralya’da görmüştük, bu yarışta da iyi bir startın ardından hızlı olmasa dahi kendini savunabilecek bir tempo tutturdu ve uzun süre puan barajının dışındaki trenin liderliğini yaptı, Vettel’i yaklaşık 15 tur savundu. Ancak bu kadar önde giderken, üstelik 1-1.5 saniye önünde Stroll varken lastikleri de diğerlerine göre daha erken yıprandı, bu da 10. sırada bitirebileceği bir mücadeleden 13. ayrılması anlamına gelmekteydi.

Williams umut veriyor ancak son sektör performansına baktığımızda Macaristan’ın onlar için zor geçeceğini söyleyebiliriz.

 

Sebastian Vettel

Bu sezon Azerbaycan gibi pistlerde ortaya koyduğu performansı hesaba kattığımda Vettel’in mucizevi bir performans ortaya koymadığını söylemek mümkün, fakat asla ve asla kötü değildi. Hatta bir kez daha takımın kurbanı olduğu söylenebilir.

Makul bir sıralama seansının ardından yarışa 12. Sırada başladı, ilk tur Ocon-Tsunoda teması sonucu gaz kesmek zorunda kalarak Stroll’e geçilmeseydi yarışı çok daha farklı şekillenebilir, belki de yavaş kalan Ricciardo’yu yakalayabilirdi. Ancak ilk bölümü Stroll’ü yakın takip ederek geçti, ikinci bölümü ise takımın kendisini güvenlik aracı çıkar çıkmaz değil bir tur sonra pite alması sonucu arkasına düştüğü Gasly ve Albon’u takip ederek geçti. Albon’u start düzlüğünün sonu gibi pek geçiş yapılmayan bir yerde geçmesinin ardından Stroll’ün peşine düştü, ancak takım arkadaşının sert savunmasını aşamayarak 11. Sıraya razı oldu.

Yarışın ardından takım telsizinden tek kelime etmemesi ve sözleşme görüşmelerinin uzaması, insana Seb’in kariyeri hakkında “acaba” dedirtiyor.

Sebastian Vettel, Aston Martin AMR22

Sebastian Vettel, Aston Martin AMR22

Fotoğraf: Steven Tee / Motorsport Images

 

Lance Stroll

Sıralama turlarında bir kez daha kötüydü, an itibariyle Vettel’in 7-2 gerisinde ve arka arkaya 7 yarıştır ilk bölümün ötesine geçemiyor. Kariyerinin en kronik sorunu bu zaten, Türkiye’de aldığı pole pozisyonuna halen şaşırmaktayız.

Kariyerinin en güçlü noktası ise startları, geçmişte de 6-7 sıra kazandığı startları birçok kez görmüştük, bu da onun strateji konusunda elini sık sık güçlendirmişti. Dün de aynısını gördük; yarışa 15. Başlayan Stroll ilk tur biterken 10. Sıradaydı. Startını izlediğimizde kalkışının pek iyi olmadığını ancak öndekilerin mücadelesi sırasında gayet iyi bir şekilde hızlandığını ve ilk viraja dıştan girerek ikinci virajda çizgi avantajı elde ettiğini görüyoruz, bu üç aracı daha orada geçmesini sağladı.

En büyük sıkıntısı Vettel’e son tur yaptığı savunma, ancak özellikle son virajdaki hamlesini dikkatle incelediğinizde Stroll’ün savunma çizgisine yerleşmesinin ve iç çizgiyi kapatmasının kurallara uygun olduğunu görüyoruz, tabi Vettel gibi gerektiğinde fren yapabilecek bir pilot vardı arkasında, bu önemli bir faktör. Yine de 1 puan kendisi için iyi, bu sezon 4. kez 10. oldu.

 

Daniel Ricciardo

Puan alan isimler arasında en kötü performans kendisine aitti, özellikle de Norris’in sıralama performansı ve yarışta Alonso’yu uzun süre kıskaca alması düşünüldüğünde.

 Sıralama turlarında ikinci bölümü aşamaması zaten eleştiri konusuydu, nitekim McLaren bu hafta buraya epey güçlü gelmişti. Startta sıra kazanıp Norris’in arkasına gelmesi bunu biraz telafi etti, ancak tüm yarışı Ocon’un baskısı altında geçirdi, biri ilk bölümde, biri de yarışın sonlarına doğru olmak üzere iki kez geçildi eski takım arkadaşına. Bir zamanlar üstünde dominasyon kurduğu bir ismin kendisini 3. Sektördeki yavaş virajın nispeten hızlı virajında dışarıdan geçiyor olması, kariyerinin geldiği noktanın acı bir hatırlatıcısı.

 

Esteban Ocon

İki Fransız pilot arasından puan alabilen isim Ocon oldu, ancak iyi bir hafta sonu geçirdiğini söylemek çok ama çok zor, bu sezon ilk defa Alonso’nun bu denli gerisinde kaldı.

Antrenman turlarında uzun sürüşlere odaklanan Ocon, sıralama turlarına yeterince hazırlanmadı, bu da Alonso’nun yedinciliğine karşın ikinci bölümde havlu atması anlamına gelmekteydi. Yarışta ise istikrarsız bir başlangıç yaptı ve şikan girişinde hiç lastik kilitlemeden, hiçbir sıkıntı yokken ufak bir arkadan kayma yaşayarak Tsunoda’nın yarışını tam anlamıyla bitirdi.

Beş saniye ceza almasına rağmen iyi bir tempo tutturarak Ricciardo’yu geçen Ocon’un yardımına güvenlik aracı koştu, pit yolu kalabalıkken cezasını çeken Ocon piste döndüğünde hemen Ricciardo’nun arkasındaydı, uzun süreli bir kovalamacanın ardından arka düzlükten sonraki yavaş viraj girişinde dıştan şık bir atak yapmayı başardı ve McLaren pilotunu iki kez geçti. Kariyeri boyunca geçiş yapmakta zorlanan bir isim olarak eski takım arkadaşını iki kez geçmesi psikolojik olarak geldiği noktayı işaret ediyor.

 

Lando Norris

Bana kalırsa Cumartesi günü Sainz ile birlikte en başarılı performans kendisine aitti. Güncellenmiş McLaren ile üç antrenman seansında da güçlü bir performans ortaya koyan İngiliz pilotun iki Mercedes’in arasına girebilmesi önemliydi, bu sayede startta ciddi bir avantaj kazanmıştı –özellikle iki sıra arkasında Alonso’nun olduğu düşünülürse. Bu güncellemenin sıralama temposu olarak McLaren’i Mercedes’e yaklaştırdığını dahi söyleyebiliriz,

Ancak bu avantajı kullanamadı ve startta Russell ile mücadele etmeye çalışırken iyi konumlanan Alonso’ya geçildi, sonrasında yarış temposunda güçlü olan Russell’a da geçilerek 7. Sıraya kadar geriledi. Bu da kendisinin yarışın kalanında “kimsenin olmadığı topraklara” sürülmesine sebep oldu, temposu Alonso istemediği sürece Alpine kadar iyi değildi, arkasından gelen Ricciardo-Ocon ikilisi de kendi aralarında savaşmaktalardı.

Kolay bir yedincilik elde etti fakat Alpine takımlar şampiyonasında McLaren’i geçmiş vaziyette. Bunda suçlunun Norris olmadığı ise puan tablosundaki 70 puandan anlaşılabilir. Sessiz sakin istikrarlı bir sezon geçirmeye devam ediyor.

 

Fernando Alonso

Avustralya’da yaşadığı hayal kırıklığını buraya ekstra performans olarak taşımayı başardı Nando. Tüm antrenman turlarında çok iyiydi, geride kaldığı seanslarda dahi her fırsatta kendini öne attı. Sıralama turlarında da aynı istikrarı koruması ona yedinciliği getirdi, start alınabilecek en iyi konumlardan birisindeydi.

Start esnasında sağ tarafındaki Perez’in Russell ve Norris’i yavaşlattığını gören Alonso, pek yer olmayan sol tarafa geçti ve her santimi kullanarak ilk virajı nispeten geç frenle döndü, sonrasında ikinci virajda daha hızlı olan dış çizgiden Norris ve Russell’a karşı yerini sağlamlaştırdı. Klasik bir Alonso startıydı, yeteneğin ötesinde gözleme dayalıydı.

Sonrasında o da Norris gibi sakin bir yarış sürdürdü ve iyi bir sonuca ihtiyacı olduğu bu dönemde sekiz puanla evine döndü. Puan serisini de 7 yarışa çıkardı.

 

Carlos Sainz

Günün pilotu, hem seyircilere, hem de bize göre. Aslında hafta sonunun pilotu dahi diyebiliriz, nitekim sıralamalarda oldukça hızlıydı ve grid cezası olmasa pole pozisyonunun en büyük adayı olabilecek kadar hızlıydı. Kısa bir ziyaretle Sainz’ın geçmişte bu pistte iyi sonuçlar elde ettiğini de görebiliyoruz, üç yarışın ikisinden puan almış, birinde altıncı olmuş.

Yarışta ise sert lastik tercih eden isimlerden biriydi, dolayısıyla startı pek parlak değildi, ancak sert lastiklerin performans eğrisini oldukça iyi değerlendirmesi sayesinde güvenlik aracının çıktığı 19. Tura kadar 8. Sıraya kadar yükselmişti.

Güvenlik aracı periyodunda pite giren –ve uzun ilk bölüm planı suya düşen- Sainz, hem takımın yavaş pitinden, hem de pit yolundan salınıverilirken hata yapmasından –Albon’un hemen önüne çıkardılar, güvensiz salıvermeden dolayı 5 saniye cezaya sebep oldu bu- ötürü avantaj kaybetti. Ancak hem saf temposunun, hem de yeni Ferrari motorunun yardımıyla 20 tur içinde podyum pozisyonuna yükseldi. Sorun, pitten sonra taktığı orta hamurun tükenmesiydi, bu da ikinci kez pite girmesine ve ancak beşinci olabilmesine sebep oldu. Yine de bize müthiş geçişler izletti, özellikle Perez’e start düzlüğüne çıkarken yaptığı geçiş uzun süre hatırlanacak.

Fernando Alonso, Alpine A522

Fernando Alonso, Alpine A522

Fotoğraf: Alastair Staley / Motorsport Images

 

Sergio Perez

Onun için sezonun en kötü yarışıydı. Tempo anlamında Verstappen’e yakın gidemediği zamanlar olması elbette doğal, doğal olmayan Mercedes’in ona bu denli yaklaşmasına izin vermesi. Hemen startta Hamilton’a geçilen, sonrasında birkaç tur baskı kurmasına rağmen lastik korumaya yatkın stili nedeniyle farkın 3 saniyeye çıkmasına göz yuman Perez, burada büyük hata yaparak podyumu verdi diyebiliriz, çünkü Hamilton’a tempo tutma fırsatı vermemeliydi.

Pitlerden sonra her şey daha da kötüye gitti, Hamilton kendisinden kopup giderken bir arkadaki Russell yaklaşmaya başladı. Orta hamurlu Sainz’a yaptığı 10 turluk savunmanın ardından hemen kapısına dayanan Russell’a karşı elinden geleni yaptı, -hatta temas bile yaşadılar zaten- fakat bahsedeceğimiz ve benim hata olarak gördüğüm olayın ardından geçilerek podyumu verdi. Hiçbir olay yaşamadığı, tamamen yetersiz kaldığı için podyum göremediği bir hafta sonuydu –ve Ferrari zayıfken 6 puan dahi olsa kaybetmemeli.

 

George Russell

Son haftaların hafif dağınık ismi yine biraz kafasının karışık olduğu bir hafta sonu geçirdi. Sıralamalarda Norris’e, startta Alonso’ya geçilmesini hızlıca telafi etse de podyumun mümkün olduğunu düşünmüyordu, ta ki son 15 tur Perez’in kapısına dayanana dek.

Yaklaşık 10 tur boyunca rakibini sıkıştıran Russell, geçtiğimiz hafta olduğu gibi ufak bir temas da yaşadı. Bu temasa sebebiyet veren kendisiydi, ancak aracının daha önde olduğu gerekçesiyle kendisini haklı görüyordu.

Perez’i geçişi ise ciddi bir yarış zekası örneği. Zhou nedeniyle giren Sanal Güvenlik Aracı periyodunun ardından Perez’in halen delta zamanında gittiğini gören Russell, dış çizgiden ani bir geçiş yaptı. Sonrasında da tüm baskılara rağmen yerini koruyarak Mercedes’e sezonun ilk çifte podyumunu getirmeyi başardı. Dağınık haftaların ardından bir moral oldu kendisine.

 

Lewis Hamilton

Sezona kötü başlamasının ardından peş peşe başarılı olduğu pistler geldi, bu da Hamilton’ın alıştığımız, hata kollayan ve bir şekilde kendisini yukarıda bulan adama geri dönüşmesi anlamına geliyordu. Tabi buraya gelirken galibiyet savaşı bekliyordu, zaten demeçleri de ikinciliğe rağmen hayal kırıklığına uğradığını gösteriyor.

Startı mükemmeldi. Henüz ilk reaksiyon anında Perez’i geçtiğini ve sola yönelerek Verstappen’in arka tekerleklerinin yanına kadar geldiğini görüyoruz, ancak geçemiyor. Yine de Perez’i geçmesi ve önü açıkken farkı iyi yönetmesi sayesinde ilk turlarda elde ettiği üçüncülüğü rahat bir şekilde korudu, pit penceresi yaklaşırken 3 saniyelik bir fark vardı –Hamilton’ın yerini koruyabileceği kadar yeterliydi.

Fakat Leclerc’in yarış dışı kalması ve güvenlik aracı sayesinde farkların kapanması onun şansı oldu, Perez arkadaki Sainz ve Russell ile uğraşırken kendisi rahatça ikinci olmayı başardı. Yarış biterken Verstappen’in 10 saniye gerisinde olması ise Mercedes’e “halen yetersizsiniz” mesajını veriyor. Öyle ya da böyle arka arkaya 4 podyum ile güzel bir seri yakaladı 7 kez dünya şampiyonu.

 

Max Verstappen

Fernando Alonso’dan bu yana gelmiş en ürkütücü pilot olabilir, kendisinin varlığının ciddi bir baskı unsuru haline geldiğini dün net bir şekilde gördük. Yaklaşık 11 tur boyunca Leclerc’i kovaladı, Leclerc’in gaza basmayı tercih ettiği periyoda kadar bir kez bile eli titremeden sıkı takipteydi. Sonrasında frenledi ve Leclerc’in lastiklerinin yıpranmış olduğunu gördüğü noktada erken pit yaptı.

Burada Red Bull’un amacı Leclerc’i ikilemde bırakmaktı; eğer pite yönelecek olursa Max gaza basacak ve bir çıkış turuyla avantaj elde etmeye çalışacaktı, eğer Ferrari ilk bölümü uzatacak olursa yıpranmış lastiklerle zaman kaybedecekler ve bu Max’a avantaj sağlayacaktı. İki türlü de kazanan zarı atmıştı Red Bull.

Leclerc’in kazası tüm bu ihtimalleri sıfırladı ve Verstappen liderliği eline almasının ardından zaman zaman farkı 1 saniye arttırarak 10 saniye gibi net bir farkla yarışı kazanmayı başardı. İki yarışlık galibiyet orucu da burada sona erdi. Artık şampiyonada 63 puan önde, geçen hafta 3 kez geçilmesinin intikamını aldı, en önemlisi de orada kaybettiği psikolojik üstünlüğü yeniden eline geçirdi. Tebrik ediyoruz kendisini.

Race winner Max Verstappen, Red Bull Racing

Race winner Max Verstappen, Red Bull Racing

Fotoğraf: Steven Tee / Motorsport Images

Motorsport topluluğunun bir parçası olun

Yorumlara katılın
Önceki haber Russell,‘heyecan dolu' Fransa GP’den sonra Wolff’tan gelen telsiz konuşması için çok mutlu 
Sonraki haber Leclerc'in dramatik kazasına neden olan faktörler

Öne Çıkan Yorumlar

Henüz hiç yorum yapılmadı. İlk yorum yapan olmak ister misiniz?

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

Motorsport prime

Premium içeriği keşfedin
Prime'a abone ol

EDİSYON

Türkİye