F1'in Amerika'da ün kazanmasını sağlayacak anlaşma Miami olabilir mi?
Amerika Birleşik Devletleri, farklı pistlerde en çok Grand Prix düzenleyen ülke olma rekorunu elinde bulunduruyor ve bu durum, Formula 1’in ülkeye kalıcı bir çapa atmakta ne kadar zorlandığını gösteriyor.
10 pistten oluşan bu listedeki Sebring, Watkins Glen, Long Beach gibi pistler kendi çağlarında başarılı olsalar da spor ilerledikçe ve geliştikçe kullanılamaz hale geldiler.
Las Vegas, Detroit, Dallas, Phoenix ve Indianapolis gibiler ise kimi zaman bir umut ışığı yakmış olmalarına rağmen, F1’in umduğu büyük çaplı etkiyi yaratmayı başaramadılar.
Austin’deki Circuit of the Americas pisti zaten takvimde yer alırken F1, ABD’de istediği patlamayı yaşamak için bir kez daha şansını denedi ve Birleşik Devletler’de ikinci bir yarış olarak Miami Grand Prix’si için 2022 itibariyle başlanacak 10 yıllık bir anlaşma imzaladı.
F1 CEO’su Stefano Domenicali, yarış kararın müjdesini verirken bunun, şampiyona için parlak bir gelecek vaat eden önemli bir adım olduğunu söyledi ve geçen hafta sonu Imola’da yaptığı yeni yarışın duyurusunda şöyle konuştu: “Sadece ben değil, bütün Formula 1 olarak gurur duyuyoruz çünkü ileriye heyecanla bakıyoruz.”
“F1’in mükemmel bir geleceğe sahip olması için temelleri atıyoruz ve bu, hepimizin istediği bir dönüm noktası.”
“Daha dün akşam bu haberi takımlarla paylaştığımızda herkes, 'Vay canına, işte doğru yol bu, gerçekten gitmemiz gereken yol burası' gibi tepkiler verdi. Bu yüzden, F1’in iyi bir geleceğe sahip olabilmesi için ilerlememiz gereken doğrultuda ilerliyoruz.''
Bu olumlu havaya rağmen bazıları, şimdiki Miami projesinin, birkaç yıl önceki limana yakın bir yarış düzenleme planı kadar etkili olup olmayacağı konusunda eleştirilerde bulunuyor.
Geçtiğimiz yıllarda F1, Miami'nin ana köprülerinden birinin üzerinden geçecek olan ve harika bir zeminde gerçekleşecek bir yarış fikri olduğunu doğrulamıştı.
Şimdi, bir stadyumun dışındaki büyük bir otoparkın etrafında yarışmanın aynı etkiyi yaratmayacağına dair endişeler var.
Domenicali'nin bizzat kendisi bu tür endişelerin anlamsız olduğunu öne sürdü ve Hard Rock Stadyumu planının, F1'in Miami'yi büyük bir etkinlik haline getirmesinde yetersiz kalmadığı konusunda kararlı.
“Her zaman olduğu gibi farklı çözümler ararken herkesi mutlu edecek şeyleri göz önünde bulundurmak gerekir. ”
“Farklı bir pist düzeni için birçok görüşme yapıldı ve tartışmalar yürütüldü. Eminim ki Miami Hard Rock Stadyumu ve Miami Gardens etrafında göreceğiniz pist olağanüstü olacak.”
Yarış organizatörü ve Miami Dolphins CEO'su Tom Garfinkel, kullanmayı planladıkları yeni düzenin, aslında orijinal şehir planının geliştirilmiş bir hali olduğuna inanıyor.
Pistin bir otoparkın etrafında yer alması, F1'in Las Vegas yarışından kötü anılarını hatırlatabilir fakat Garfinkel bunun aslında olumlu bir şey olduğunu düşünüyor çünkü pist tasarımcılarına temiz bir sayfa açma imkanı verdiğine inanıyor ve durumu şöyle açıkladı: “Bazı açılardan çok daha iyi olacağını düşünüyorum.”
“Başlangıçta şehir planına baktığımızda, yarış pistinin etrafındaki alan çok sınırlıydı ve önceliğimiz, hayranlar için ilgi çekici ve sürücüler için çok fazla geçiş imkanı sunan bir pist tasarlamaktı."
"Hard Rock sitesine baktığımızda, tasarımcılarla ve F1 ile çalışmak için boş bir sayfamız vardı. Açıkçası umarım FIA, birçok yönden dinamik olan bir yarış pistini bir araya getirmeyi başarır."
“Üstelik, Miami'nin çeşitliliğini ve yaptığımız her şeyi benzersiz bir şekilde yansıtan harika deneyimler yaşatacak mevcut altyapıya sahibiz. Bunu yapabilmek için mükemmel bir konumda olduğumuzu düşünüyoruz.”
Garfinkel, stadyum ortamının yarış organizatörlerine, hayranlara istedikleri deneyimi sunmak için daha iyi bir fırsat sunacağını düşünüyor ve ayrıca pist için muhteşem manzaralar vaat ediyor.
“Örneğin, Miami Açık Tenis Turnuvasında yaptıklarımıza bakarsanız yapabileceğimiz şeyin, [bölgeyi] her türlü farklı fırsata açarak yiyecek, içecek alanlarına sahip bir kampüse dönüştürmek olacağını görürsünüz.”
“İnsanların oraya vardıklarında ağızlarını açık bırakacak bir atmosfer yaratmak istiyoruz ve tekrar dönüp baktığımda boş bir kağıttan başlayarak tasarımcılar, F1 ve FIA ile birlikte çok fazla geçiş imkanı sağlayan bir pist tasarlayabildiğimizi düşünüyorum."
“Yarış, pistin merkezinde yer alan stadyumdan, harika bir manzarayla izlenilecek. Stadyumun üst kısmında yürüyebilir ve yarış pistindeki her virajı kolaylıkla görebilirsiniz. Bence bu oldukça eşsiz bir fırsat."
“Güzel olacak ve gerçekten herhangi bir sınırlama görmüyorum, sadece fırsatlar görüyorum.”
Formula 1 ve pistteki taraftarlar için bütün gerekliliklere sahip olan Hard Rock planı, denklemin sadece bir parçası çünkü sporun anahtarı, tüm ABD'nin şampiyona tarafından büyülenmesini sağlamak için Grand Prix'yi kullanmak olacak.
F1’in planı ise, ülkedeki iki Grand Prix’nin, yani hem Miami hem de Austin’in, takvimde kalmasını sağlamak olacak çünkü farklı ilgi alanlarından insanları dikkatini çekip iki etkinliğin de en üst seviyede tanıtımı yapmasını sağlaması amaçlanıyor.
Ayrıca Austin, yıllardır ABD'de F1'e ev sahipliği yapan en kalıcı pist olurken F1, hâlâ bir sonraki adımı atmak istiyor ve bunu, sporun tanıtımını artırmaya yardımcı olmak için halkın ve genel medyanın ilgisini çekecek özel bir etkinlikle yapmak istiyor.
ABD izleyicilerin sayısı hâlâ nispeten çok az, 328 milyonluk nüfusun sadece 1 milyonu televizyondan F1 yarışlarını izliyor.
Kullanılmayan büyük bir potansiyel var ama eğer bundan gerçekten yararlanmak için bir fırsat varsa, o fırsat şimdi elimizde.
F1'in ABD'de sürdürdüğü bu proje hakkında tahmin yürütülmeye çalışırken göz ardı edilemeyecek bir faktör daha var. Bu faktör ise şimdiki profilin, beş yıl öncekinden çok daha farklı olması.
Antonio Giovinazzi, Alfa Romeo Racing C38, leads Lance Stroll, Racing Point RP19, and Sergio Perez, Racing Point RP19
Photo by: Mark Sutton / Motorsport Images
Bir zamanlar, Michael Schumacher gibi yedi kez dünya şampiyonu olmuş bir isim tanınmadan orada keyifle bir tatile çıkmayı başarmıştı, şimdi ise, Netflix'in "Drive to Survive" serisinin başarısıyla her şey değişti.
Artık sadece sürücüler değil aynı zamanda McLaren CEO'su Zak Brown gibi padoktaki diğer önemli kişilikler de bir ün kazandı.
Brown, IndyCar sezon açılışında yaptığı bir seyahat sırasında "Eski NFL oyuncusu Michael Strahan, bir restoranda yanıma geldi ve bana 'Netflix olmasaydı kim olduğun hakkında hiçbir fikrim olmazdı' dedi." diye anlattı.
McLaren CEO'su sözlerine şöyle devam etti: "New York'ta bir restoranda yanıma geldi. Oldukça kibar bir adamdı, McLaren'ı çok seviyor ve söylediği ilk şey ‘Seni Netflix'te gördüm.' oldu. Bu yüzden dünya çapında kesinlikle bir fark yarattığını düşünüyorum ama özellikle Amerika'da.”
Netflix'in dünya çapında yarattığı etki, bilgisayar teknolojisi devlerinden olan Oracle gibi büyük Amerikan şirketlerinin de spora sponsor olarak daha çok ilgi göstermesinden de anlaşılıyor.
F1'in ABD'deki fırsat hiç bu kadar büyük olmamıştı. Miami anlaşması yapıldı ancak zor kısım daha yeni başlıyor.
Motorsport topluluğunun bir parçası olun
Yorumlara katılınBu İçeriği Paylaşın veya Kaydedin
Öne Çıkan Yorumlar
Abone olun ve Motorsport.com'a reklam engelleyicinizle erişin.
Formula 1'den MotoGP'ye kadar doğrudan padoktan haber yapıyoruz çünkü biz de sizin gibi sporumuzu seviyoruz. Uzman gazeteciliğimizi sunmaya devam etmek için web sitemiz reklam kullanıyor. Yine de size reklamsız bir web sitesinin keyfini çıkarma ve reklam engelleyicinizi kullanmaya devam etme fırsatı vermek istiyoruz.