Prime'a abone ol

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

Motorsport prime

Premium içeriği keşfedin
Prime'a abone ol

EDİSYON

Türkİye

Ali Türkkan: "Yapılmayan şeyleri başarmak beni motive ediyor"

Türkiye'nin motor sporlarındaki parlayan yıldızlarından Ali Türkkan, Toyzz Pod podcastinde kendisiyle ve kariyeriyle ilgili bilinmeyenleri açıkladı.

ali-pick-esok

Castrol Ford Team Türkiye takımıyla ralli sınıfında harika başarılara imza atan ve gelecek için umut veren Ali Türkkan, başarılarına her yıl yenisini ekliyor.

Motor sporları dünyasının kendisinden beklentisi büyük fakat Ali'nin de kendisinden beklediği önemli şeyler var.

Toyzz Pod podcastinde Cem Pekdoğru'nun ilk konuğu olan Ali, sözlerine şöyle başladı: “Motor sporlarında ülkemizde birçok arkadaşım, uluslararası alanda ciddi başarılara sahip. Fakat bu konuda beni motive eden şey, yapılanlardan ziyade henüz yapılamamış olanlar. Ülkemizde henüz ralli branşında bir Dünya Şampiyonluğu kazanılmadı. Ayrıca Balkan Gençler, Balkan İki Çeker, Avrupa Gençler ve Avrupa İki Çeker de kazanılmamıştı; biz geçen sene bunları kazandık ve hedefimizde de bir Dünya Şampiyonluğu var. Benim gözüm, yapılanlardan çok yapılamayanlarda ve bunlar beni motive ediyor. Çünkü ben daha önce hiç kazanılmamış başarıların peşinden koşuyorum.”

Toyzz Pod podcastini buradan dinleyebilirsiniz.

Ali aslında motor sporları kariyerine pist yarışlarıyla başladı ve sonrasında Yağız Avcı'nın desteğiyle ralliye geçti.

Ali, “Yağız Avcı kariyerimde çok önemli bir figür. Eğer tek başıma ralliye geçmiş olsaydım, çok büyük bir okyanusa atlayıp orada yüzmeye çalışacaktım. Bu zorluğu yine yaşadım ama Yağız Abi benim kolumda kolluk görevi gördü. Onun sayesinde boğulmadan o adaptasyon sürecini atlattım ki biz bunun meyvelerini daha ilk yarışta, 2019 Ege Rallisi’nde fark ettik. Orada ralliye başlangıç adımı olarak kendimden bile beklemediğim kadar başarılı bir başlangıç yaptım. Bu sayede üzerine koya koya ilerledik.”

 

“Rallide öğrenme süreci hiçbir zaman bitmiyor. Ben hâlâ çok tecrübesizim. Türkiye Ralli Şampiyonası’ndaki rakiplerimin her birinin yüze yakın ralli startı var, hatta yüzden fazla startı olan da vardır belki aralarında. Ben henüz yirmili sayılardayım. Bu perspektiften baktığımızda da yaptığım işler, rallideki tecrübeme orantılarsak çok büyük. Bu da bizi daha fazla motive ediyor.”

“Piste ve her şeyin standart ilerlemesine alışmış bir pilotun ralliye geçtiği zaman karşılaştığı bir sürü ‘bilinmez’ var. Bunlar başlangıçta inanılmaz zorlayıcı geliyor. Ben eğer kariyerime, 15-16 yaşındayken ralliyle ya da rallikrosla başlasaydım, bu bilinmezlikleri işin bir parçası olarak kabul edecektim. Ama pistten ralliye sonradan geçtiğinizde, bu bilinmezlikler ve beklenmedik olaylar, insanı otomobilin içinde biraz korkutabiliyor. Çünkü pistte böyle şeyler yok, her şey beklendik bir şekilde seyrediyor. Fakat ben bir pilot olarak, her şeyi sıradan ve monoton bir şekilde yapmaktansa, biraz kendimden bir şeyler katarak o işi renklendirmeye daha yatkın hissediyorum kendimi. Bunu şu an tamamıyla başardığımı söylemek yanlış olur. Bu bir adaptasyon süreci, bu doğruları uygulayabilmek için bunun tecrübeyle birleşmesi şart.”

“Piste baktığımız zaman, Formula 1’den örnek verelim, bir virajı herkes aynı dönüyor. Çünkü orada bir tane doğru var. Belki çok küçük sapmalar vardır. Ama rallide bir etabın derecesine bakıyoruz, diyelim ki 8 dakika 15 saniye, belki de 1 saniyenin içinde beş pilot var. Ve bir virajın videosuna baktığımızda görüyoruz ki, hepsi bambaşka dönmüş. Sanki aynı viraj değil, aynı otomobil değil. Biri yan giriyor, biri dümdüz giriyor, biri zıplıyor ama etabın sonunda dereceler aynı geliyor. Burada bir stile bağlı kalmamak ve kendinden bir şeyler katabilmek, bana aslında pistin bilim gibi, rallinin ise biraz daha sanat gibi olduğunu düşündürüyor. Ben de bilimden çok, sanata daha yatkın bir karakterim.”

Ali'nin şanslı olduğu noktalardan birisi de Burak Türkkan gibi motor sporları dünyasında bilinen bir ismin oğlu olması.

Ali sözlerine şöyle devam etti: “Tabii ki sporcu bir aileden gelmenin her sporda çok büyük bir avantajı var. Annem Gül Türkkan motor sporlarının doğrudan içinde değildi ama o da sporcu bir ailede yetiştiği için, bir sporcu olmanın gerekliliklerini çok iyi biliyordu. Her ikisi de ilk günden itibaren bana bu perspektifle yaklaştılar. Bu sayede de ben kendime burada bir alan buldum ve ilerledim. Bu aslında beni altı yaşında başlattıkları bir spor. Altı yaşında bir çocuğun, daha iki kelimeyi zor bir araya getirirken bir go-kart üzerinde 120’yle viraj dönerken duvara çarpıp bacağını kırması, iki hafta sonra da bacağındaki alçıyı zorla söktürüp yarışa girmesi, sıradan bir anne için ne kadar kabul edilebilir bir şey? Bunu bir spor olarak kabul edip geleceğe bu adımlarla ilerleyebilmek, ancak sporcu bir aileyle mümkün olabilir. Özellikle de bunun gibi nispeten tehlikeli bir sporda.”

 

“Babam Burak Türkkan benimle her zaman bilgi-birikimlerini paylaştı. O da çok hızlı bir pilottur. Babamın yarışlarını seyretmeye gittiğimde, dolaylı olarak Murat Abi’yi, Yağız Abi’yi, Orhan Abi’yi de izlerdim. Gözümde canlanan ilk ralli anısı, elimde bir fotoğraf makinesiyle, İstanbul Rallisi’nde, Göçbeyli etabında Loeb Tepe olarak adlandırılan yerde uçan arabaların fotoğraflarını çekmekti.”

“Ben spora başladığımda Sarıyer’de oturuyorduk, pist ise Tuzla’daydı. 2006’daki yol şartlarında, Sarıyer’den kalkıp Tuzla’ya gitmek daha da büyük bir işti. Babam o yıllarda çalışıyordu. Annem sabah beşte altıda kalkıyor, otomobile binip tek başına Sarıyer’den beni piste taşıyor, bütün gün güneşin altında benim antrenmanımın bitmesini bekliyor, akşam da beni toplayıp eve geri götürüyordu. Ne bir tatili vardı, ne bir uyku düzeni kalmıştı ben bu sporu yapabileyim diye. ENKA altyapısındaki üç yıllık yüzme dönemimde de aynı şeyler yaşandı. Göstermiş olduğu bu özveri, bence tarif edilemez. Gerçekten çok büyük bir özveri. Bugün benim bir yerlere geldiğimi görmek, yarışlar kazandığımda yanımda olmak da annem için bu işin meyvesi oluyor diyebilirim.”

“Otomobillere ve motosikletlere duyduğum yoğun ilgi, sportif kariyerimin de ötesinde. Onlar aslında benim için birer canlı gibi, onlarla öyle bir bağım var. Sanki o makine değil de benimle konuşuyor, bir iletişimimiz var. Hep böyle bakıyorum. Beni bu işe en çok bağlayan da o his. Yani benim yarış otomobilim, ben ve co-pilotum, bir üçlüyüz. Otomobilimi çalıştırdığımda verdiği tepkilerde de o bağı hissedebiliyorum; onun da iyi günleri ve kötü günleri olabilir, bazı huyları olabilir, aksırıp tıksırabilir. Ben bunları otomobille birlikte yaşıyorum.”

Ali, ne olursa olsun otomobil ve motosikletlerden kopmayacağını söyleyerek sözlerini şöyle tamamladı: “Bir gün otomobil sporlarından uzak da kalsam, hayatımı otomobillerin ve motosikletlerin etrafında yaşamaya devam edeceğim. Motosiklet de özel bir tutku, çok farklı bir dinamik. Ralli pilotluğuna devam ederken de motosikletle bir şeyler yapmak istiyorum ama iki tekerde sakatlık riski daha ciddi. Ben de yarışa girip de ‘ben sakatlanmayayım’ diye gidebilecek bir mental yapıya sahip değilim. Yeri geliyor, otomobilden bile daha keyifli bir hale gelebiliyor motosiklet. O viraja yattığındaki his… Motosikletle bir dans var sürekli, vücutla birlikte bir hareket var. Bunlar beni çok etkiliyor, o yüzden ileride Dakar gibi, Transanatolia gibi etkinliklere motosikletle katılmayı çok isterim.” 

 

Motorsport topluluğunun bir parçası olun

Yorumlara katılın
Önceki haber Kaan Sarpkaya, Türkiye'yi Sırbistan'da temsil edecek
Sonraki haber TOSFED Yıldızını Arıyor 2022 Finalistleri Belirlendi

Öne Çıkan Yorumlar

Henüz hiç yorum yapılmadı. İlk yorum yapan olmak ister misiniz?

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

Motorsport prime

Premium içeriği keşfedin
Prime'a abone ol

EDİSYON

Türkİye