Vettel egemenliğine rağmen reytingler neden artıyor?

İnişli ve çıkışlı bir Formula 1 sezonu seyretmek isteyen herkes için tek bir pilot ve tek bir takımın puanları silip süpürmesi her zaman büyük bir hayal kırıklığına sebep olur.

Hepimiz geçen sezon olduğu gibi pilotlar arasında yakın ve kıyasıya bir mücadele isteriz, fakat bu sezon Sebastian Vettel'in formuna bakılırsa bu türden bir şampiyonluk savaşı ihtimali düşük görünüyor.

Eğer Vettel'i tutmuyorsanız televizyonu açıp hayranı olduğunuz takımın veya pilotun rezil oluşunu izlemek insana ne keyif verebilir ki? Eğer bir yarışın sonucu başlamadan belliyse bu işin hiç bir heyecanı olamaz.

Fakat, bu yıl F1'de farklı bir durum var. Çünkü Vettel yarışları bir bir kazansa da, seyirciler izlemeyi bırakmıyor. Aksine seyirci sayısı giderek artıyor. Bunun sebebi ise gayet açık: F1 2011 sezonundaki yarışlar o kadar çok heyecana sahne oluyor ki, seyirciler sonucu önemsemiyor bile.

F1 kaybettiği yarışma ruhunu yeniden yakaladı. Monaco Grand Prix'ine bir bakın. Kesinlikle büyüleyiciydi.

3 farklı takımdan pilotun farklı stratejilerle tekerlek tekerleğe verdiği mücadeleyi seyretmek olağanüstü bir zevkti. Keşke kırmızı bayrak sallanmasaydı da efsanevi bir final seyredebilseydik.

Pirelli, DRS ve KERS sağolsun bu sezon yarışlardaki her turun ayrı bir önemi var. Artık son tura kadar galibiyeti kimin alacağı belli olmuyor. Eskiden olduğu gibi yarışlar ilk virajda sona ermiyor.

Geçtiğimiz yıllarda polü alan ve yarışta da ilk virajı önde dönen isim basar giderdi. Lastiklerin ve benzin yüklerinin de pek bir değişkenliği yoktu.

Şimdi ise lastik aşınma değerleri oldukça yüksek ve lastiklerini bir tur dahi fazla koruyabilen bir pilot öne geçebiliyor. Pite bir kaç tur önce veya sonra girmek arasında çok büyük bir fark oluyor. Böylece en hızlı araca sahip olmasanız da, iyi bir strateji ile ön bölüme yaklaşabiliyorsunuz.

Pazar günleri evinde oturup F1 seyreden insanlar startı izledikten sonra zap yapmaya başlayabilir ve arada bir değişiklik olup olmadığını görmek için yarışı açıp kapatabilirlerdi. Fakat geçen haftasonunda bunu yapmak imkansızdı. Acaba Vettel'in tek pitstop stratejisi mi, Alonso'nun 2 ya da Button'nın 3 pitstop stratejisi mi yarışı kazanacak diye Tv başında kilitlenmiştik adeta. Hepimiz telefondan, Facebook'dan ya da Twitter'dan izlemeyenleri bu heyecana davet ediyor ve şıpır şıpır terliyorduk (Klimanız yoksa tabii).

BBC'den elde ettiğim bazı verilere göre artık yarışlarda reytingler sonlara doğru artıyor. Şimdikinin tam aksine geçen sezonlarda starttan itibaren düşmeye başlardı. İşte yapılan son iki İspanya Grand Prix'inin reyting oranları:

"/>

2010'daki yarışta Mark Webber rahat bir galibiyete giderken seyirci sayısı giderek azalmış. Startta beş milyon izleyen varken, yarışın sonlarına doğru 4.8 milyona düşmüş ve finişte biraz daha artmış.

2011'de ise başta 5.4 kişi Tv başındaymış. Ardından yarış öyle heyecanlı bir hal almış ki, reytingler giderek artmış ve en sonunda Vettel-Hamilton düellosu ile beraber 6.2 milyona ulaşmış.

Bu veriler F1 için çok önemli ve harika haberler. Artık kaybolan ilginin tekrar arttığını görebiliyoruz. Çünkü 'yarış ruhu' geri döndü.

Vettel sezonun ilk yarışlarını domine etti, ama her yarışta galibiyete büyük bir savaş vererek ulaştığı için bu kimseyi sıkmıyor.

Yani büyük ihtimalle şampiyonun belli olduğu bir sezonda bile heyecan doruk noktasında ve reytingler zirvede. Bu takımlar, pilotlar, medya ve sponsorlar için müthiş bir durum.

Belki de F1 öyle garip bir hale gelecek ki, insanlar sadece spordaki en iyi adamı takdir etmek için ekran başında olacak. Tıpkı bokstaki Muhammed Ali, tennisteki Bjorn Borg ve golfteki Tiger Woods gibi.
 
F1'de tek bir pilotun dominasyonu kötü bir şeydi. Ama artık değil.

Kaynak - Jonathan Noble (Autosport)