Prime'a abone ol

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

Motorsport prime

Premium içeriği keşfedin
Prime'a abone ol

EDİSYON

Türkİye
Son dakika

Vettel bir balon mu? Efsane adayı mı?

Sebastian Vettel bu genç yaşında nasıl oluyorda geçmiş yılların şampiyonlarına kafa tutuyor? Acaba keramet onda mı, yoksa muhteşem aracında mı? Autosport yazarlarından Edd Straw, bugüne kadar yapılmış en detaylı Vettel analizini yaptı.

Sebastian Vettel'in 2011 sezonuna başlangıcı kesinlikle olağanüstüydü, yedi yarışta beş galibiyet elde ederek en yakın takipçisi Jenson Button ile arasındaki puan farkını 60'a yükseltti. Geçen sezonla kıyasladığımızda Alman pilotun bu yıl 83 puan fazlası var. Şunu da unutmamak lazım; eğer Çin ve Kanada Grand Prix'leri 4 ve 1 tur daha kısa sürselerdi, tüm yarışları kazanmış olup Michael Schumacher ve Alberto Ascari'nin ard arda yarış kazanma rekoruna ortak olabilirdi.

O çoktan bir dünya şampiyonu ve bu yıl da ikincisini kovalıyor. Bitime 11 yarış kala bu hedefi oldukça gerçekçi. Şampiyonluğu kazanamasa bile iyi bir iş çıkartmış olacak.

Fakat hala, onun yeteneklerini küçümseyen ve onu aracı sayesinde kazanan basit bir pilot olarak görenler var. Bazıları da onu şimdiden bir efsane yaptı. Acaba hangi taraf haklı? Gelin hep beraber Alman pilotun kariyerini mercek altına alalım...

REKOR-KIRMAK

Şu anda büyük rekorlara meydan okuyabilmek için çok genç olsa da, 'en genç bilmem ne' rekorlarının çoğunu egale etti çoktan.

2008'deki Monza galibiyeti 21 sene 73 günlük yaşıyla onu en genç Grand Prix kazanan pilot yaptı. 23 yıl 134 günlük yaşıyla en genç dünya şampiyonu oldu. Pol pozisyonu elde eden en genç pilot da o. Ayrıca podyuma çıkan, puan alan ve bir yarışı lider götüren en genç pilot ünvanları da ona ait.

Uzun vadeli rekorlara bakarsak, pol pozisyonu sıralamasında 21 tane ile 10. sırada. En çok yarış kazananlarda ise ilk 10'a sadece 9 galibiyet uzaklıkta.

Karar: Bu kadar genç yaşta bu kadar çok şey başarmak inanılmaz ve o diğer rekorları kırmak için de önünde uzun bir kariyere sahip.

TEK-TUR HARİKASI

Vettel'i sıralama turları performansı açısından Ayrton Senna ile kıyaslayabilirsiniz. İspanya'da KERS sorunu yaşamasaydı bu sezon tüm poller ona ait olacaktı. Bu onun tek-tur yeteneğini ortaya koyuyor. Böyle anlarda limitlerde sürebiliyor.

Aslında bu yeteneğini Red Bull'a gelmeden önce göstermişti. 2008 Monza'daki yağmurlu sıralama turlarında Toro Rosso'su ile polü alınca herkesi şok etmişti. 2009 sezonundaki Çin sıralama turlarında yaşadığı ön aks sorunu nedeniyle her üç seansta da tek tur atabilmiş ve hepsini kusursuz bir şekilde tamamlamıştı.

Tek-turluk performansıyla tanınan Mark Webber bile özellikle bu sezon ona boyun eğiyor. Aynı şartlara sahip bir takım arkadaşına karşı sıralama turlarında ezici bir üstünlüğe sahip olduğunu gördük. Tüm zamanların en fazla polünü elde eden pilot olmaya aday birisi.

Karar: Bu alanda da geçerli not alıyor, çünkü sıralama turları Vettel'in en önemli silahı.

GEÇİŞ YAPMAK

Vettel'i eleştirenlerin en büyük kozlarından birisi geçen yıl Spa'da Button'a çarpmasıdır. Yaptığı bu hata onun orta bölümde mücadele ederken, lider giderken olduğu kadar kontrollü olamadığını gösterdi.

Hatta Mark Webber verdiği bir ropörtajda Vettel'in zayıf noktası hakkında 'yarışlarda planladığının dışında bir şey gelişirse afallıyor' demişti. Bu gayet adil bir eleştiri, hele hele Türkiye 2010'u aklınıza getirdiğinizde.

Vettel kazandığı 15 yarışın 11'ine polden başladı. Diğer 4 galibiyeti ise dört kez 2.likten ve sadece bir kez 3.lükten geldi. Şu ana kadar onun müthiş bir tırmanış yaparak kazandığını göremedik. Ama şunu da unutmamak lazım: Lewis Hamilton'nın tüm galibiyetleri ilk 4 içinde başladığı yarışlarda geldi ve Fernando Alonso'nun ise (Singapur 2008 dışında) 3. çizgiden başlayıp kazandığı yarışı sayılıdır. Ayrıca 2010'nun başından beri Vettel sadece iki kez 3.lükten geride bir yerde start aldı (Monza-Spa), ve her iki pistte de Red Bull rekabetçi değildi.

Bu sezon pitstoplarda geride kaldıktan sonra güzel geçişler yaptığını da görmedik değil. Melbourne'de Button'ı, diğer üç aracı, Button'ı tekrar, Rosberg'i ve Massa'yı geçti. Ama bu geçişlerde lastik avantajına sahipti. Bu nedenle çok büyütülmedi.

Karar: Vettel hala bu alanda kendisini geliştirmeli, fakat sıralama turlarında sürekli önlerde olması bu konuda ona tam olarak adil bir not vermemizi engelliyor!

ZOR ŞARTLARDA KAZANMAK

Onun 15 zaferinden 14'ü griddeki en iyi araçla birlikte geldi. Ama en iyi araçla yarış kazanmanın hiç bir sorunu yok. Sonuçta harika araçlarla iyi bir sonuç almayı beceremeyen nice pilotlar gördük.

Vettel'in, Michael Schumacher'in 1996'da berbat Ferrari ile 3 galibiyet alması gibi bir başarısı yok. Ama 2008 Eylül ayında yaptığı şey buna benzerdi.

Şu anda da olduğu gibi Toro Rosso sadece orta bölüm mücadelesi veren bir takımdı. Vettel bu araçla polü aldıktan sonra McLaren pilotu Heikki Kovalainen'nin yanında polden başladı.

Herkes daha ilk turlardan Kovalainen'nin liderliği alıp Vettel'e toz (ya da su demeliyiz) yutturacağını tahmin ediyordu. Fakat Vettel kusursuz bir sürüş gerçekleştirdi. Takım arkadaşı Sebastien Bourdais'den tam 0.9 saniye daha hızlıydı. Ve bir kez bile o keskin ilk virajda fren noktasını kaçırmadı, pist inanılmaz ıslak olmasına rağmen!

Onun bu başarısı Senna'nın 1993 Donington ve 1985 Estoril galibiyetlerine benzetilebilir.

Karar: Vettel'in en iyi 2., 3, veya 4. araçla neler yapabileceğini görmek güzel olurdu. Ve bence bir gün bu tür bir duruma düşecektir, fakat bu duruma düşene kadar STR performansına bakacağız.

BASKI ALTINDA KALMAK

Vettel 10 saniye önde lider giderken rahat, ama ateşli bir orta bölüm mücadelesine giriştiğinde aynı rahatlığı gösteremiyor.

Bu fikrimi sağlamlaştıran olay geçtiğimiz Kanada Grand Prix'inde gerçekleşti. DRS noktasına gelmeden Button'la farkı 1 saniyenin üstüne çıkarmaya çalışırken Vettel bir hata yaptı ve çizgiyi kaçırarak galibiyeti McLaren'a verdi.

Bu onun baskı altında aynı soğuk kanlılığı gösteremediğinin bir kanıtı olabilir. Ama bir de 2011 Barselona'ya bakın.

Yarışın son bölümlerinde ardından gelen çılgın Hamilton'a boyun eğmedi. Monako'da da daha taze lastiklere sahip bir Alonso'yu arkasında tutmayı başardı. Hem de en ufak hatayı affetmeyen Monako caddelerinde.

Çoğu insan onun hakkındaki kanısını geçen yıl verdi, ki o sezon baya hata yapmıştı. Fakat 2010 sezonu sonlarından itibaren öyle bir hal aldı ki hala galibiyet ve pol pozisyonu serilerine devam ediyor.

Karar: Onu baskıya dayanamayan korkak bir pilot olarak gösteren yeterli delil yok, ama onun bu konuda harika olduğunu da söyleyemeyiz. Bekleyip göreceğiz.

İSTİKRAR

Son yıllara bakınca Vettel'in bunu sağladığı aşikar.

Son dört sezonun her birinde en az bir yarış kazanmış ve geçen yıldan beri sürekli Q3'e kalan tek isim. Onun bu istikrarı şampiyonluk savaşında yenilmez olmasını sağlayacak.

Bazı hatalar da yaptı. Kanada dışındaki diğer iki hatasının zamanlamaları da kusursuzdu. Türkiye ve Kanada'da Cuma sabahında yaptığı kazalardan bahsediyorum.

Dokuz yarıştır podyuma çıkıyor. F1 tarihinde onu bu alanda geçenler sadece Fernando Alonso (Türkiye 2005-Kanada 2006) ve Michael Schumacher (USA 2001-Japonya 2002).
 
Ayrıca ön sıradan başladığı yarışlarda hatasız sürüşü onun istikrarının başka bir göstergesi.

Karar: Vettel'e istikrarsız demek yanlış olur, bu onun şampiyonluk savaşındaki bir başka önemli silahı. Difüzör yasağı hızını azaltsa bile istikrarı sayesinde şampiyon olabilir.

MUHTEŞEMLİK

Yukarıdaki alanlara bakarken istatistiklere ve Vettel'in geçmiş yarışlarına bakmak yeterliydi. Peki ya soyut bir şeye nasıl karar vereceğiz?

Senna filminde gördüğümüz gibi muhteşem bir pilot olmak yarış kazanmaktan da öte bir şey. Muhteşem bir pilotun nadir bulunan bir karaktere sahip olması, ve takımındakilere 'işte bu adam için ter dökerim ben' dedirtebilmesi gerek. Her alanda normal insanlara göre bir artısı olması şart.

Vettel'in Abu Dabi'deki şampiyonluk zaferinden hemen sonra, Toro Rosso garajına indim ve takımın teknik direktörü Giorgio Ascanelli ile görüştüm. Ki bu şahıs 1992 ve 1993'de Senna'nın yarış mühendisiydi ve pilotlardan çok iyi anlar.

Vettel çılgın kutlamalardayken Ascanelli şöyle dedi: 'Çok şanslı bir adamım, çünkü kariyerimin başında ve sonunda kusursuz pilotlarla çalıştım'.

Böyle deneyimli ve bu işin piri bir insandan böyle bir övgü almak her pilota nasip olmaz. Vettel zirveye çıkarken tırmandığı her basamakta onunla çalışan insanlar onu 'harika, muhteşem, kusursuz' sözleri ile tanımladı.

Karar: Vettel hala pist dışında da kendisini göstermeli, ama onunla yakın çalışanlar ondaki muhteşemliği görüyor.
 
BİR NUMARA

Vettel, Formula BMW'ye adım attığından beri Red Bull tarafından destekleniyor. Ta o zamandan beri Red Bull motorsporları danışmanı Helmut Marko ona bir baba gibi baktı ve onu hep en iyisi olması için zorladı.

Doğal olarak Vettel'in Red Bull'un özel çocuğu olması onun buralara hak ederek geldiğini gölgeleyebilir. Fakat o yarıştığı her seride kendini kanıtlamayı başardı. Tek mağlubiyetini F3 Avrupa Serisinde Paul di Resta'dan aldı. Tıpkı Lewis Hamilton gibi. Hamilton ve Vettel takımları tarafından uzun vadeli bir proje olarak yetiştirildiler. Şimdi onlar özel muamele gördüler diye onların yeteneğini göz ardı edemeyiz. Sonuçta onlarda bir pırıltı varmış ki McLaren ve Red Bull gibi takımlar onları himayesi altına almışlar.

Vettel F1'e adım attığından beri Eddie Irvine ve Rubens Barrichello gibi kolayca ezilebilecek takım arkadaşları olmadı. Özellikle Mark Webber ona ciddi bir rakip olmayı başardı. İnsanlar Red Bull'un onu kolladığını söyleseler de, Vettel bileğinin hakkıyla Webber'i mağlup etti.

Karar: Vettel hep doğru insanlarla çalıştı, fakat onların desteğini kendi kabiliyetleri sayesinde elde etti. Webber'e karşı biraz el üstünde tutuldu denilebilir. Ama tüm başarısını bu sebebe bağlamak çok büyük bir haksızlık olur.

SONUÇ

Vettel yarın emekli olsa F1 tarihinde nasıl anılırdı?

Herhalde onu 2. seviye efsaneler arasına koyabilirdik. Elbette Senna, Fangio, Clark ve Schumacher'in arasına giremez, ama ilerleyen sezonlarda bu sınıfa girme potansiyali oldukça yüksek. O kendi hakkındaki soru işaretlerini daha da olgunlaşıp başarılı olarak ortadan kaldırmak zorunda.

Elbette bazı zayıf yönleri var, fakat o sporun şu ana kadar gördüğü en muhteşem 23 yaşındaki pilot değil mi? Sonuçta o aldığı her galibiyet ile şans eseri buralarda olduğunu düşünenlerin sayısını azaltıyor.

Kaynak - Autosport - Edd Straw

Motorsport topluluğunun bir parçası olun

Yorumlara katılın
Önceki haber RBR'nin ustası Newey ile özel bir ropörtaj
Sonraki haber Periskop Egzoz Tasarımının Tarihi

Öne Çıkan Yorumlar

Henüz hiç yorum yapılmadı. İlk yorum yapan olmak ister misiniz?

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

Motorsport prime

Premium içeriği keşfedin
Prime'a abone ol

EDİSYON

Türkİye