Schumacher'in gizli blogu

'Michael, emekli olacak mısın?'

Eğer bu sorunun bana her soruluşunda Yunanistan'a bir avro bağışlamış olsaydım, şu anda borçlarını ödemiş olurlardı.

Bu soruya ek olarak iki tane daha sıkıcı soru daha var. Biri 'Lewis tehlikeli bir pilot mu sence?' ve diğeri de 'Eddie, o senin gerçek saçın mı?'

Tüm bu sorulara verilen tek cevap 'hayır, 'hayır' ve 'hayır'.

Bir de sürekli Sebastian hakkında neler düşündüğüm soruluyor, ve ben her seferinde göz kırparak: 'Bence o Clay Regazzoni'den beri gelen en iyi İsviçreli pilot' cevabını veriyorum. Bu cevap bana F1'de araştırılması gereken önemli bir konuyu hatırlatıyor. Neden ve nasıl bilmiyorum ama F1'deki çoğu soyadı İtalya'dan gelmiş gibi. İşte size bir liste:

Rubens Barrichello, İtalyan değil, Brezilyalı
Jerome D'Ambrosio, İtalyan değil, Belçikalı
Paul di Resta, İtalyan değil, İskoç, och aye
Daniel Ricciardo, İtalyan değil, Avusturalyalı, 'adamım'
Sebastien Buemi, İtalyan değil, İsviçreli
Jarno Trulli, İtalyan değil, Müştekiler gezegeninden

Doğal olarak son satır bir şakaydı, ama ne demek istediğimi anlaşmışsınızdır. Her neyse. Vufflens Le Chateau'daki Schloss Schumi'deki tatilim epey keyifli geçiyor. Bana sezonu bir gözden geçirme fırsatı verdi. Büyük ihtimalle bu sezonki ezeli rakiplerim de aynısını yapıyorlardır. Kamui Kobayashi kendini rahatlatan şeyler yapıyor, yani bir varil içinde kendini kanyon aşağı yuvarlıyordur. Vitaly Petrov ise büyük ihtimalle Karadeniz'deki bir tatil köyünde böceklerle cebelleşiyordur.

Dürüst olmak gerekirse ve büyük ihtimalle ve dürüst olmak gerekirse ve bariz bir şekilde bu ikisi yoluma çıkıp durmasalardı, sezonum çok daha iyi geçebilirdi. Ama bu benim hatam, oldukça unutkan oldum. Geceleri soğuk terler dökerek uyanıyor ve 'pedalı açın! pedalı açın!' diye çığlık atıyorum.

Araç içinde o kadar çok düğme var ki, heyecanlı bir kapışma anında hangisi ne işe yarar unutuyorum. Karım sürekli diş macununun kapağını açık bıraktığım gerekçesi ile şikayet ederken direksiyon üstündeki milyon çeşit düğmeyi hatırlayamamam gayet doğal.

Startlarım muhteşem. Orada bir sorun yok. Benim için iyi gitmeyen finişlerim...

İşte size 2011'de benim için olağan bir yarışı anlatayım.

Sıralama turlarında Nico'dan 0.2 saniye daha yavaş bir şekilde 2 sıra geride kal. Fena değil.

İyi bir start, birkaç yer kazan.

Diğerlerinden daha erken bir şekilde 12. turda lastikleri değiştir.

Uzun bir süre pistte kalacak olan Kobayashi'nin ardında pitten çık ve DRS'em bozulsun. Onun arkasında takılı kal, stratejim heba olsun.

Başka bir aracı geçmeye çalışırken ön kanadı kaybet, yenisi için pite gir.

Liderlerin önünde piste dön ve onlara yol vermek için yavaşla.

Nico'dan tur ye... Bir de bana el sallıyor!

Direksiyondaki tüm tuşlara aynı anda bas ve aracı bozmaya çalış.

Araç bozulsun.

'Her durumda mutluyum' sırıtmamı göster ve pite dönerken seyircileri selamla.

'Ee, Michael, nasıl gitti?' diye sorular soracak olan Lee McKenzie için bahaneler hazırla.

7. turdaki ufak bir sorundan bahset, sonra da bir sonraki yarışı iple çektiğimden.

Ve hayır, emekli olmuyorum.

İşte sezonun ilk yarısı böylece geçti, ama ben çoktan ikinci yarıya umutla bakmaya başladım. Spa benim favori pistim ve Mercedes motorları orada iyi iş yapar. Araçta bir iki güzel güncelleme ile podyumu zorlayabiliriz. Bundan eminim. Fakat umarım yeni güncelleme direksiyona bir düğme daha eklemez!

O zamana dek benim küçük Schumster'larım, harika bir yaz geçirin ve etrafta bir böcek görürseniz onları Vitaly'e yollayın, ama lütfen, açık renkli olanları yollamayın çünkü onlar biraz zehirlidirler...

Kaynak - planetf1