Aerodinamik ekibin başındaki Dino Toso'ya göre, aracın lansmanında gösterilen dış görünüş aracın yalnız yarısı. Toso ayrıca, Barcelona'daki sezon öncesi testlere kadar burunun üst tarafı, kanatlar ve bazı noktalara yapılacak ilaveler olduğunu söylüyor. Motor ve monokok yapı gibi değişmiş olan bazı kısımlar, takımın daha önceki düşüncelerinin geliştirilmiş şekli. Asıl ana değişiklikler sidepodlar ve vites kutusunda.
Bu arada Teknik Direktör Bob Bell, geliştirme faaliyetlerinin anahtar rol oynadığını belirterek, R27'nin "yeni görünümü altında tümüyle yeni" bir araç olduğunu söyledi. Bell, "Araçta 6 bin veya 7 bin parçanın bulunduğunu bilmek önemli. Bunların her birini değerlendirdik ve kendimize, aracı daha hafif ve güçlü, bileşenleri daha sıkışık yapabilir miyiz diye sorduk" diye konuşmuştu.
Bunun Renault'daki geliştirme sürecinin bir parçası olduğunu söyleyen Bell, insanların dış görünüşe dikkat etmelerine rağmen, başarıyı getirecek diğer etkenlerin, dikiz aynaları gibi görsel olarak göze çarpan noktalardan çok daha önemli ve zaman alıcı olduğunu kaydetmişti. Renault, bu çalışma şekliyle son üç yılda sarfettiği çabaların meyvelerini toplam 4 şampiyonlukla topladı.
Bu arada geçmiş senelerden farklı olarak bu sene Bridgestone lastiklerine geçiş için de ekstra bazı önlemler alındı. Şu an için aracın güvenirliği konusunda çok fazla şey bilmiyoruz ancak bu konuda Fransız ekibinin bir sorun yaşayacağı tahmin edilmiyor.
Araç paketinde ciddi teknik değişikliklerin olmaması Renault'nun sezon boyunca geliştirme potansiyelinin kıt olduğu manasına gelebilir. Çünkü istatistiklere baktığımızda Ferrari geçtiğimiz sezonun ikinci yarısından itibaren Renault'dan daha hızlıydı. R27, sezon sonrası faaliyetlerinde bu konuda gerekeni yapmamışsa, sezon başından itibaren bu hız sorunu açıkça kendini gösterir.
Bell ise bu konuda çeşitli tedbirlerin alındığını ifade ediyor. R27'nin yeterli ön uç downforce'a sahip olmasına rağmen, daha fazlasına ihtiyaç duyduklarını belirten Bell, "Aero balansı istediğimiz yerde sağlayabiliriz. Biz daima biraz daha fazlasından hoşlanırız. Yapmaya ihtiyaç duyduğumuz şey, aracın önüne ilişkin geliştirme çalışmalarını sürdürmek. Tabii sadece ön kanat için değil, genelde aracın ön bölümü üzerinde..." diyor.
Bu arada yeni Bridgestone lastikleri öne doğru biraz daha ağırlık meyili olmasını gerektiriyor. Eski Michelin lastikleri önde daha fazla ağırlık yapmak için farklı bir denge dağılımına yol açıyordu. Fakat sonuçta bu mesele, aerodinamik basın merkeziyle dengelenerek çözümlenebiliyor.
Yeni ING görünümü bir kenara koyarsak, R27 aslında selefinin çok benzeri. Yeni araç, R26'yla dingil aralığı, vites kutusu/monokok uzunluk ve süspansiyon açısından aynı mekanik tasarım özelliklerini taşıyor. Aracın ön ucu ilk yarıştan önce değiştirilecek. Dolayısıyla geçtiğimiz yıldan gelen konik burun, ön kanat ve bargeboard'lar hep geçici tasarımlar.
Fakat bunun yanı sıra yeni radyotör ve egzost donanımının çevresindeki sidepodlar neredeyse tümüyle yenilenmiş. Monokok yapı 6 mm kalınlığındaki yan panele uygun olması için biraz daha geniş ancak sidepod iskeleti daha dar.
Yeni pod kanatlar ve aynalar, hem Renault taraftarları arasında hem de medyada aracın en çok konuşulan bölümlerinden biri. Yekpare pod kanat ve ayna temel bir fikir ve sidepod ilavelerinin en önemli parçası olarak görülmüyor. Bell bu tasarımı, sadece “hoş bir dokunuş ve imza” olarak değerlendiriyor. Dini Toso’nun yorumu ise, “Sidepod görsel olarak en büyük değişiklik. Ancak aerodinamik olarak öyle değil. Kanatlar ve difüserler gibi görmeye pek hazır olmadığınız şeyler, bizim kazanç sağlayacağımız yerler” şeklinde.
Toso, aynaların ön tekerlerin peşi sıra yerleştirilmiş olduğunu hatırlatarak bunu aerodinamik açıdan düzensiz bir bölge olduğuna dikkat çekiyor. Bu durum aynaların aracın diğer parçaları üzerindeki türbülansın etkisini minimize ediyor. Ayrıca bu tasarımda aynalar arka görüş açısından olumsuz bir durum arzetmezken, lastiklerin görünüşü de gerçek manada iyileştirilmiş oluyor.
Aynaların konumunun bir dezavantajı, gövde titreşimine meyilli olması. Bu da testlerde zaten tespit edilmişti. Ancak aynaların pozisyonunun getirdiği avantajlar en azından bu dezavantajı dengeliyor gözüküyor. Yoksa tasarımcılar, bile bile bu titreşimin olumsuzluğuna katlanmak istemezdi. Ayrıca kanattaki karbon fiberin vibrasyonunu tesirini azaltacağından da şüphe yok.
Fakat pod kanatları hakkında daha enteresan olan nokta, sidepod boyunca flip up’a monte edilen pod kanadının devamı olması. Bu tüm montajı tek parça haline getiriyor. Aslında bunlar motor kapağının kaldırılmasını sağlamak için ayrılabiliyor.
Bu, pod kanatlarının, hava akışını, kanat içinde düzenli bir akışa yönlendirme fonksiyonunun önemini ortaya koyuyor. Kanat dışındaki düzensiz hava akışı ise daha fazla arka downforce sağlıyor.
Bu arada yeni araçta, bir önceki araçtan gelen düşük seviyeli flip up’ların, bacanın ve kanatçıkların şekli korunmuş. Fakat egzost, 2006 aracındaki gibi çıkıntısı götürülmüş olmaktan çok şaside bir çıkıntı yapıyor. Sidepod’ların ve motor kapağının çevresindeki her şey, biraz daha dar ve biraz daha alçak hale getirilmiş. Fakat genel görünüme bakıldığında, Renault’nun evrimci felsefesi korunmuş.
Arkada, aracın arka kanadı ve difüseri, R26’dan aktarılmış. Ancak bu parçaların Pazartesi günü Barcelona’da başlayacak olan testler sırasında değiştirileceği belirtiliyor. Renault, benzersiz bir difüser tasarımı gerçekleştirmiş. Pozisyonu ve daha alçakta kalan wishbone’lar itibariyle orta tünel ve dıştaki kanallarla agresif bir özellik sergiliyor.
Yeni tasarım, difüserle tekerlek arasındaki alanı kapsayan sıradışı iki eğri parçanın yardımıyla değiştirilmiş görünüyor. Bunların nasıl çalışacağı henüz bilinmiyor veya tam olarak hangi noktada araca avantaj getireceği. Fakat muhtemelen bunların getireceği avantaj sınırlı olacak.
Şasinin altındaki vites kutusu yeni geliştirilmiş. Vites kutusunda, kritik bölgelerinde yer alan karbon fiberle kaplı titanium kullanılmış. Bell vites kutusu hakkında, “Bu konuda benzersiziz. Ve her yıl daha avantajlı hale geliyoruz.” diyor. Dişliler ve vites atma mekanizması kesintisiz tasarım özelliğiyle değişmiş. Bu Renault tarafından geliştirilmiş bir teknoloji ve ani vites değiştirme özelliği (ICG) olarak adlandırılıyor. Bu sistem Renault’yu rakiplerine karşı ayrıcalıklı kılıyor. Şu ana kadar tanıtımı yapılan araçların hiçbirinde Renault’nun kullandığı bu teknoloji mevcut değil.
Vites kutusunun üstünde, arka süspansiyonda, benzer bir dikey çubuk tasarımı korunmuş ve dingil milinin arkasına amortisörler yerleştirilmiş. Bu sene, daha küçük hale getirilmiş olan motor kapağı, süspansiyonların hava akışına karşı açıkta bırakıyor. Bu pek alışılmış bir tasarım değil. Fakat belki de Barcelona da bu alanda bazı değişiklikler olabilir.
Bu sene uygulunacak motor teknolojisinin dondurulması kuralı sebebiyle Renault’nun 2007 motoru RS29’dakinden küçük bazı farklılıklar taşıyor. Motor mühendisi Rob White, yeni düzenlemelerden pek memnun değil. Çünkü yapabildikleri tek şey aracın devir sayısını 19 bin rpm’ye ayarlamak, motorun araca yerleştirilmesi ve bazı ufak değişiklikler.
Geçen seneki motorun, takımlar arasındaki en güçlü motor olduğu, ayrıca yakıt sarfiyatı konusunda daha avantajlı ve daha küçük radyatörler gerektirdiği vurgulanıyordu. Yeni motor da tüm yönleriyle 2007’deki rakiplerini kıskandıracak bir motor görünümünde.
TurkiyeF1.Com
Hazırlayan: Cihangir Perperik