Red Bull'a sadece en hızlı olmak yeter mi?

Eğer yetenekli bir grand prix pilotuysanız, ve altınıza RB7 gibi bir araç verildiyse kendinizi rüyada zannedebilirsiniz. Sebastian Vettel'in padokta gülücükler saçarak dolaşmasının da nedeni bu zaten.

Adrian Newey ve tasarım ekibi yine başardılar. Albert Park'da ortaya koyulan performansın ardından rakipler geçen sezonun şampiyonlarını yakalamak için epey kafa yormak zorundalar. Bunu başarmak için gece-gündüz çalışmaları ve çok akıllıca hareket etmeleri gerekecek.

Fakat Red Bull da onlarla aynı tempoda çalışmak zorunda. Vettel'in sıralama turlarındaki olağanüstü süratine rağmen Newey ve ekibi rahatlayıp oturamazlar.

Takımın şu andaki en büyük sorunu KERS. Dayanıklılıktan endişe duydukları için Avusturalya'da KERS'i kullanmadılar. Bunun dezavantajını Albert Park gibi bir pistte pek görmediler. Sonuçta çok uzun düzlükler yok. Ama Malezya ve Çin'de işler farklı. Orada da KERS olmazsa zor bir duruma düşebilirler.

RB7'nin gerçek potansiyelini tam gösterip göstermediği ise hala tartışılıyor. Ferrari ve Brawn GP'de yarışmış olan Rubens Barrichello domine eden araçlarla baya haşır neşir olmuş bir pilot. Ferrari hakkında dediği şu laflara bir bakın:

'Ferrari ile ayrı bir ligde gibiydik. Çok rahattık. Bazen maksimum performansımızı saklamak için sıralama turlarına dolu depo ile çıktığımız bile olurdu....'

Vettel'in sıralama turlarında yumuşak lastiklerinin 2. setini kullanması Red Bull Racing'in limitleri zorladığını gösterebilir, ama ne olursa olsun abisi gibi RB7'de sıralama turlarında açık bir farka sahip.

Peki yine abisi gibi RB7 de sıralama turları avantajını yarışta heba edecek mi? Vettel, Avusturalya'da yarışın ilk turlarında farkı açmayı başarmıştı. Fakat Hamilton ilk pitstoplara yaklaşırken farkı kapatmayı ve daha uzun süre pistte kalmayı başarmıştı.

Eğer Vettel, Jenson Button'ı ilk denemesinde geçemeseydi, liderliği bile kaybedebilirdi.

Ayrıca şunu da unutmamak gerek, Hamilton hasarlı bir taban ile yarışıyordu. Böyle bir araçla yeterince hızlı olamadı ve lastikleri daha çabuk aşındı.

Tıpkı 2010 sezonunda olduğu gibi sıralama turlarındaki hız farkı yarışa tam olarak yansımadı yani. Hamilton'nın hasarlı aracını da hesaba katarsak, iki pilot oldukça yakınlardı.

Ayrıca Mark Webber'i de unutmamak gerek. Kendi evinde pek bir varlık gösteremedi. Acaba aracında bir sorun mu vardı yoksa yeni Red Bull zannedildiği kadar hızlı değil mi, bilemeyiz ama KERS'siz yarışmanın cezasını Fernando Alonso'yu geçmeye çalışırken çektiği kesin. Yumuşak lastiklerini de çok çabuk aşındırdı. Alonso'yu birkaç tur kovaladıktan sonra lastikleri bitti.

Lastikler daha sıcak pistlerde çok daha önemli bir rol oynayacaklar. Örneğin; Malezya'da. Red Bull orada polü alsa dahi, lastiklerini çabuk aşındırıp erken pite girer ve trafiğe takılırsa, işler çok enteresan bir hale gelebilir.

Bu sezon geçen sezona göre daha da belirsiz. Yarışlarda her an herşey olabilir. DRS ile KERS beklenmedik geçişlere ve çabuk aşınan lastikler fazladan pitstoplara sebep olursa sıralama turlarının pek bir önemi kalmayabilir.

Evet Melbourne'de RB7 muhteşem derecede hızlı bir araç olduğunu gösterdi. 11. virajda Vettel, Hamilton'dan tam 17 km daha hızlıydı. Bu araçlar arasındaki yerebasma gücü farkını bariz bir şekilde ortaya koyuyor.

Ama, 2011'de en hızlı araç olmak herşeye yetmeyebilir. Bu yüzden ilerleyen yarışlarda Red Bull'un epey başı ağrıyacak gibi gözüküyor.