Rekabetçi bir araç, pilotlara geç fren yapma rahatlığını sağlarken, aynı zamanda tüm takımların en yumuşak Bridgestone lastiklerini kullanacakları bu yarışta arka lastiklere güvenme şansını da verecek.
Aerodinamik
Montreal’de, takımların düşük downforcelu aerodinamik paketleri kullandığını göreceğiz. Pist, neredeyse hiç hızlı girilen bir viraj içermemesiyle biliniyor. Bilindiği üzere, 5 numaralı viraj bile beşinci ve altıncı viteslerle geçiliyor. Bu noktada, öncelikli odak noktası, downforce araca yoğun frenlemeyle sabitlik sağlarken, rekabetçi bir hız (maksimum 320 kph civarı) yakalayabilmek adına, drag derecesini azaltmak oluyor.
Aracın düşük miktarda downforcea sahip olması, aracın sürüş için fazla hafif ve frenleme konusunda sıkıntılar yaşadığı anlamına gelirken, aynı zamanda pilotların direksiyon hakimiyeti konusunda daha hassas davranıp, frenleri ve kerbleri de bu hassasiyetle kullanmaları gerektiği anlamına geliyor.
Süspansiyon
Şikanlarda araçlara yön verirken çok dikkatli davranılması gerekiyor, çünkü yavaş girilen dönüşlerden sonra, fren ile araca iyi bir tutuş sağlayabilmek zor, ama önemli. Frenlerin kilitlenmesi de, süspansiyonu ayarlarken ayrıca göz önünde bulundurulması gereken bir husus. Çünkü, aracın ön bölümünde veya arka bölümünde yaşanacak haddinden fazla bir kilitlenme, araca fazlasıyla zamanına mal olabilir.
Frenler
Montreal, aynı Monza gibi, F1 takvimindeki pistler arasında, frenler için en zorlayıcı olanlarından biri. Aşırı sıcaklık, diskleri serinletmek için uzun düzlükler de bolca zaman olduğundan, en öncelikli konu değil. Ancak, frenlemelerin gerektirdiği enerji miktarı oldukça yüksek.
Dolayısıyla, takımların asıl odak noktası hafif fren yükü olacak. Eğer yük seviyeleri dikkat çekici boyutlara gelirse, pilotlardan fren dengesini sağlamaları beklenebilir. Bazı takımlar, antremanlar esnasında yaptıkları çalışmalarda, mutlaka aşırı yakıt depolaması durumunda frenlere yüklenecek baskının ne oranda olacağını net bir şekilde belirlemek konusunda çalışacaklardır.
Lastikler
Pistin değişken doğası, pistin bu haftasonunun başlangıcında tozlu olacağı, ve dolayısıyla grip seviyelerinin de haftasonu süresince sürekli gelişme göstereceği anlamına geliyor – aynı Melbourne ve Monako gibi benzer pistlerde gördüğümüz gibi. Montreal, yüzeyi yer yer aşınmış ve hızlı girilen dönüşler içermeyen bir pist olduğundan, bu pistin sezonluk takvimdeki, lastik enerjisinin en düşük pist olduğunu söylemek mümkün. Sonuç olarak, takımların, Monako GP'sinde olduğu gibi, buarada da Bridgestone’un 'yumuşak' ve 'en yumuşak' lastiklerini tercih edeceklerini söylemek mümkün.
Strateji
Geleneksek olarak Montreal pistinde, takımlar, 1 ila 3 pitstop arasında tercih yapıyorlardı. Fakat 2008 kurallarıyla 2 pitstop en rekabetçisi olacak gibi.
Pistte hızlı dönülen virajlar olmadığı için, benzin yükünün ve tüketiminin kaybettirdiği zaman en aza indiriliyor. Ayrıca, takımlar güvenlik aracının çıkma olasılığını da göz önünde bulundurarak esnek bir strateji uygulayabilirler.
Motor Performansı
Şikanlarla ayrılan toplamda 6 tam gaz noktası bulunan pistte motor sık sık dur kalklı şekilde kullanılmakta. Bu motor, bir turun çok da fazla olmayan %60’ın da altında bir kısmını tam gaz gidiyor. Ama 14 saniyelik, tam gaz gidilen (motor sertliği için devrin yüksek tutulduğu) bir kısım, arzu edilenin de üzerinde bir zaman. Uzun düzlükler nedeniyle soğutma herhangi bir problem oluşturmuyor. Ancak kesilmiş çimler ve de diğer yığınlar potansiyel tehlike oluşturmakta. Takımlar sıcaklığı dikkatle gözlemekte ve biriken yığıntıları pit stoplarda kolayca temizlenebilmekte.
TurkiyeF1.Com
Hazırlayan: Rena Bilgin
Öne Çıkan Yorumlar