Monaco GP’sinde kazananlar ve kaybedenler

Kazananlar
Mercedes stratejistleri
Nico Rosberg’in arkasında takılan Lewis Hamilton’ın geçmesine izin veren stratejistler yarışı kazanacak hamleyi yaptılar. Öyle görünüyor ki Mercedes geçen yılki pit stop kabusundan ders çıkartmış. Red Bull’un favori olarak gösterildiği bu yarışta Mercedes öne çıkmasını bildi.

Hamilton’ın olabildiğince ıslak zemin lastikleriyle pistte kalması, tek pitle yarışı bitirmesindeki en önemli etkendi. İspanya’daki kazadan sonra bu sonuç Mercedes için gerçekten çok iyi oldu…

Lewis Hamilton
Hamilton’ın buna ihtiyacı vardı. 44’üncü galibiyetin gelmesi çok uzun sürdü, geçen yılki Austin’den beri bunu bekliyordu, yani Ekim ayından beri. Sıralamalarda teknik sıkıntılar nedeniyle üçüncü sırayı elde etti ama yarış günü elinden geleni yapacağını söyledi.

“Strateji anlamında yapabileceğimiz bir şey yok, bu ultra yumuşaklar tek pit stopu olanaksız kılıyor” demişti. İronik bir şekilde Hamilton’ın galibiyetinde, Pirelli’nin ultra yumuşak lastiklerinin son derece uzun dayanması kilit rol oynadı.

Kısacası Hamilton tam bir şampiyon gibi Monaco’yu ele aldı. Rosberg ortalarda dolaşırken, dünya şampiyonu, bazılarının psikolojik açıdan zedelendiğini düşündüğü bir ortamda üstünlüğü yeniden ele geçirdi.

Force India’nın hızlı Meksikalı'sı

Bir zamanlar vahşi bir pilot gibi görünse de Sergio Perez artık hızlı, azimli ve becerikli bir yarış pilotu. Checo tüm hafta sonu puan savaşının içindeydi ama podyuma çıkması başka bir hikayeydi. Olaylar şekillenmeye başladığında aynı yumuşak hamurda dört kez dünya şampiyonu Sebastian Vettel’i rahat bir şekilde arkasında tuttu.

Daha da iyisi yanlış hiçbir şey yapmadı ve pitlerden sonra Hamilton ve Ricciardo’yu bir ara yakalamaya bile başlamıştı.

Tüm bu olanlar kariyeri için son derece iyi haberler anlamına geliyor ve takımı Force India için de büyük bir moral olduğunu unutulmamalı. Elde ettiği üç podyum takım arkadaşı Nico Hulkenberg’in henüz podyum elde etmediği düşünüldüğünde son derece önemli, ayrıca McLaren’dan ayrıldığından beri İngiliz takımının ulaştığı podyum sayısında da fazla… 

McLaren

Fernando Alonso ve Jenson Button, takım patronları Eric Boullier’in söylediği gibi Ferrari’ye kafa tutamadı, her ikisi de elde ettikleri beşincilik ve dokuzunculuktan çok memnun olmamışlardı. Yine de aldıkları 12 puan takımı şampiyonada yedinci sıraya yerleştirdi ve önlerindeki Toro Rosso ile fark sadece 6 puana indi.

Bu Ron Dennis standartlarında tabii ki bir galibiyet değildi ama Monaco’daki sonucu kaybedilmiş olarak görmek de yanlış olur. McLaren Honda gelişim sağlıyor ve bunun sonuçları yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Takımın elde ettiği en iyi sonucu, Woking bazlı takımın kuruluşunun 50’nci yılında almış olması da ilginç bir tesadüf oldu. Takımın kurucusu Bruce, muhtemelen Fernando Alonso’nun bu sonucuna çok sevinirdi.

Şimdi de kaybedenler...

Daniel Ricciardo
Daniel Ricciardo’ya yazık oldu. Avustralyalı'nın, Cumartesi günü kariyerinin ilk pole pozisyonunu elde etmesinin ardından Pazar günü yarışın bir kısmında lider götürüp, takımının hatasından dolayı pitlerde yarışı kaybetmesine üzülmeyen herhalde yoktur.

31’inci turda pitlere geldiğinde lastikleri hazır değildi ve her ne kadar Red Bull bunun Monaco’daki sıkışık garaj yapısından kaynaklandığını söylese de bunun için bir bahane üretmek yersiz. Pitlerde hareketsiz tam 13 saniye durmasına rağmen Hamilton’ın yanında piste çıkması ne kadar hızlı bir giriş turu attığını gösteriyordu.

O turda liderliği almak için hamlede bulundu ama artık çok geçti…

F1’in en genç kazanan pilotu
Yarışmak ne kadar da acımasız olabiliyor değil mi? İki hafta önce Max Verstappen F1 dünyasının süper yıldızıydı ve Barcelona’da Kimi Raikkonen’in önünde galibiyet elde etmişti. Hemen sonrasındaki Monaco GP’sindeyse geçen yılki hatalarını tekrarlayan ve kaza yapıp yarış dışı kalan bir çaylak görüntüsü çizdi.

Her ne kadar Monaco’da fantastik geçişlere imza atmış olsa da yaptığı kaza Max’in hala pilot olarak tamamlaması gereken eksikleri olduğunu ortaya çıkarttı. Yine de bunlara rağmen kendinden emin duruşu saygıyı hak ediyor.

Daniil Kvyat

“Neden bunlar hep benim başıma geliyor?” dedi, Monaco’daki yarışın başında belli bir hızda takılı kalan Toro Rosso otomobili için. Bu olay bir tur geride kalmasına neden oldu ve yarışını başlamadan bitirdi.

Verstappen’in Red Bull’a gelmesi için koltuğundan olan genç Rus için sempati duymamak elde değil. Ancak Magnussen’e Rascasse’ta yaptığı atak neticesinde Kanada GP’sinde üç sıra grid ceza alması, bunun dışında lisansına da ceza puanları eklenmesi, içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında iyi olmadı.

Ferrari’ler…
Yine, sıralamalarda iyi bir sonuç elde etmeleri gerekirken Ferrari bunu başaramadı. Ne Vettel, ne de Raikkonen ikinci turlarında derecelerini geliştiremediler. Vettel yarışta iyi bir hıza sahip olsa da sonuca ulaşmak için çok geriden başlamışlardı. Dört kez dünya şampiyonu Felipe Massa’yı geçecek fırsat bulamayınca pozisyon olarak ilerleyemedi.

Vettel’in yarışı kadar hiçbir zaman Monaco’da parlamayan Raikkonen’in kazası hakkında da konuşacak çok şey var.

Red Bull’un iki yarıştır Mercedes’i yenen ve zorlayan takım olarak göze çarpması Ferrari’nin üzerindeki baskıyı arttırıyor…

Sauber’in çarpışan takım arkadaşları
Beş yarıştan da puansız ayrılan Sauber’in en son ihtiyacı olan şey Prenslikte birbirlerini geçmeye çalışırlarken çarpışan takım arkadaşlarıydı. Üstelik bunu yapmaları puan için bile olmadığından son derece gereksiz olarak nitelendirilebilir.

Takım patronu Monica Kalterborn’un bu olayı “kabul edilemez” olarak yorumlaması sanırız işin boyutunu göstermeye yetiyor.

Haksız sayılmaz...