Prime'a abone ol

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

Motorsport prime

Premium içeriği keşfedin
Prime'a abone ol

EDİSYON

Türkİye
Özel Haber

Keşkelerle dolu bir kariyer...

Formula 1'de şampiyon olmayı, bünyesinde yarışan ya da yarışmayan her yarışçı ister. Bunlardan çok azı bu hedefine ulaşırken bazıları birden çok kez bunu başarır. Fernando Alonso, iki defa bunu başarsa da, en az o kadarını kazanamadan spora veda ediyor...

Yarış galibi Fernando Alonso kutlama yapıyor ve Flavio Briatore

Yarış galibi Fernando Alonso kutlama yapıyor ve Flavio Briatore

XPB Images

Abdullah Çelik'in Köşesi

Motorsport.com Türkiye şef editörü Abdullah Çelik'in yazılarına buradan ulaşabilirsiniz

2001'de Minardi ile Formula 1'e giriş yapan ve sadece kendi taraftarları tarafından değil, herkes tarafından Formula 1 tarihinin "sürüş açısından" en iyi pilotlarından birisi olarak kabul edilen Alonso, 2018 sonunda spordan ayrılıyor. İspanyol sürücü 2019'daki ayrılığın ardından iyi bir fırsat çıkması halinde geri dönebileceğini işaret etse de, normal şartlarda bu ihtimalin pek mümkün olacağını sanmıyorum.

Giriş cümlesinde de söylediğim gibi her pilotun hayalidir Formula 1'de yarışmak, şampiyon olmak. Çocukluktan itibaren bunu hayal ederek yetişirler. Ta ki gerçeklerle yüzleşene kadar. Kartingden itibaren Formula 1'e girme çabası veren gençler, bir noktaya kadar bunun hayaliyle mücadele ederler. Kendisini gösteren ve gerekli sponsor desteğini bulanlar Formula 1'e girmeyi başarırken, diğerleri farklı serilerde kariyerlerini sürdürmek ya da bir noktada pes etmek zorunda kalırlar.

Alonso, önce ulusal karting şampiyonalarında kendisini göstermesinin ardından tek koltuklu serilerde kısa bir dönem geçirdi. Kariyerinin mimarlarından olan Flavio Britatore ile Benetton'da test pilotluğu şansı yakalamasının ardından 2001'de Minardi ile yarıştı.

O dönemde en genç 3. pilot olarak kariyerine başlayan Alonso, çok geçmeden fabrika takımı olarak Formula 1'e giren Renault projesinin başkahramanı oldu ve 2005 ile 2006'da art arda şampiyonluklar kazandı. Alonso, ilk şampiyonluğunu kazandığında henüz 24 yaşındaydı ve o dönemde en genç dünya şampiyonu olma unvanına sahip oldu. Ardından en genç çifte dünya şampiyonu... Ta ki Sebastian Vettel kendisine ait rekorları kırana kadar.

Alonso dediğimizde aslında çoğumuzun zihninde hep bu bölüm kalacak. Çifte dünya şampiyonu Alonso. 2005 - 2006 Formula 1 Dünya Şampiyonu Fernando Alonso...

Dahası yok, ne yazık ki yok. Kendi hataları olsun, çalıştığı takımların hazırladığı araçlar olsun, kariyer yönetimi olsun... Farklı farklı sebeplerle çok daha üst seviyede olabilecek bir kariyer ve yetenek, 12-13 sene gibi çok eskilerde kazanılan iki şampiyonlukla sona eriyor.

Geriye dönüp baktığımızda, şansı yaver gitseydi ve doğru kararlar verseydi, bugün muhtemelen Alonso'nun emekliliğini konuşmuyor olurduk. Emekliliğini konuşuyor olsak dahi, en az 4-5 şampiyonluğu içeren çok daha başarılı bir kariyerden, efsaneden bahsediyor olurduk. Alonso, pist üstündeki sürüşü ile efsaneler arasında yer alsa da, istatistiksel açıdan bunu başaramadı. Ya da yetenekleriyle doğru orantıda bunu başaramadı.

Fernando Alonso, McLaren Mercedes

Fernando Alonso, McLaren Mercedes

Fotoğraf: XPB Images

Renault'da kazandığı art arda şampiyonlukların ardından Alonso, kariyerindeki ilk büyük adımı McLaren ile attı. Alonso, Renault'nun geleceğine yönelik bazı endişelere sahipti. Doğal olarak o dönemde kendisine ilgi duyan McLaren'ın patronu Ron Dennis'in teklifine çok düşünmeden olumlu yanıt verdi.

McLaren kararı için Alonso "Orada artık pek keyifli olmayan bir noktaya geldiğimizi düşünüyordum. Birlikte iki şampiyonluk kazandık. Takım performans konusunda biraz zorlanıyordu ve farklı düşündüğümüz konular vardı. Bu yüzden yeni bir motivasyona ihtiyaç duyduğumu söyledim."

"Farklı bir takımla dünya şampiyonu olursam, neler olur diye düşündüm. McLaren, 2005'te Kimi ile çok güçlüydü. Her yarış, Kimi ve Juan Pablo ile daha iyiye gidiyorlardı." demişti.

Performans konusunda Alonso haklıydı. Renault şampiyonlukların ardından gittikçe düşüş yaşarken, McLaren performans olarak ilerliyordu. Hem kaynaklar, hem de teknoloji açısından McLaren daha öndeydi.

O sene Alonso'nun yanında, GP2'deki mükemmel performansı ile göz dolduran çaylak pilot Lewis Hamilton yer alacaktı. GP2 ve diğer alt serilerde gösterdiği performansların dışında Hamilton, McLaren adına çok fazla test yaparak hazırlanan iyi bir projeydi. Hamilton'ın daha ilk yarıştan itibaren gösterdiği performans ve arka plana düşmeme çabası, Alonso'nun hayal ettiği "takımda liderlik" avantajını alamamasına neden oldu. McLaren'ın "eşit" olma yaklaşımı ve bu durumu yönetememesi, sezonun ilerleyen noktalarında gerginliğin en üst seviyeye ulaşmasına neden oldu.

Macaristan GP'de sıralamalarda yaşanan engelleme skandalı, Ferrari ile yaşanan ve McLaren'a 100 milyon dolara mal olan casusluk skandalı ve takımın üst düzeyinin Alonso'ya karşı cephe alması... Sonuç olarak kazanılabilecek bir şampiyonluk 1 puan ile kaçırılmış oldu.

Çocukluk hayali olan McLaren ile Alonso, 3 senelik kontratını erken bir şekilde bitirerek sene sonunda ayrıldı. Gidebileceği en iyi takım, o an için eski takımı Renault'dan başkası değildi ve 2008 - 2009 yılları bir kez daha Renault'da geçti. Bu dönemde Alonso, sadece iki galibiyet aldı. Bunlardan ilki 2008 Singapur'da geldi ve Alonso'nun adı, resmi kayıtlarda herhangi bir sorumluluğu olmasa da bu sefer "kaza skandalı"na karıştı. Olayın tarafları bu skandalın ortaya çıkmasının ardından cezalar aldılar. Alonso ise herhangi bir bağı olmadığı için ceza almadı.

McLaren'ın 2008'de Hamilton ile şampiyon olduğunu dikkate alırsak, Alonso McLaren'daki ilk dönemini daha iyi yönetebilseydi 2 şampiyonluk daha alması mümkün olabilirdi...

Yarış galibi Fernando Alonso, Ferrari

Yarış galibi Fernando Alonso, Ferrari

Fotoğraf: Steven Tee / LAT Images

Şampiyonluk için sabırsız olan Alonso, 2010'da Kimi Raikkonen'in mevcut anlaşmasından bir sene önce takımdan ayrılmasını sağlayarak (Santander sponsorluğu sayesinde) kırmızılar içerisinde kendisini buldu. 2010'dan önce kendisine hem Brawn hem de Red Bull takımları ilgi gösterdi. Brawn 2009'da Jenson Button ile şampiyon olup ardından Mercedes'e dönüşürken, "enerji içeceği" markası olan Red Bull, Alonso'nun pek ilgisini çekmemişti o dönemde. İsmine bakarsak pek haksız sayılmazdı. Eğer arkasında Adrian Newey gibi bir dahi ve yeni teknik kurallar olmasaydı...

O dönem için Alonso "Tabii ki, sadece bir enerji içeceğiyken Red Bull ile anlaşabilirdim. Ancak kimsenin elinde kristal küresi yok." diyor. 

Alonso'ya bu konuda hak verebiliriz. 2009'daki büyük kural değişiklikleri öncesinde Red Bull, 2005'ten beri Adrian Newey öncülüğünde yapılanmaya çalışan sıradan bir takımdı. Ancak şunu unutmamak lazım ki, tarihe baktığımızda gelen büyük başarılar, o dönemde daha zayıf takımlarla alınan büyük risklerin sonucunda geliyor. Michael Schumacher'in Benetton'dan gerilerde olan Ferrari'ye geçerek sonunda art arda 5 şampiyonluk yaşaması; Hamilton'ın "Attan inip, eşeğe bindi" yorumlarına sebep olan McLaren'dan Mercedes'e transferi ve sonunda 3 şampiyonluk kazanması (henüz) bu duruma örnek verilebilir.

Red Bull yerine Ferrari'yi tercih eden Alonso için kırmızı dönemi rüya gibi başladı. Sezon Bahreyn'de başlarken Alonso daha ilk yarışında kazanmayı başardı. Ancak bu rüya çok uzun sürmedi. Alonso ve Ferrari'nin bir sonraki galibiyeti, takım emri tartışmalarının zirve yaptığı sezonun 11. yarışı Almanya'da geldi. Gerçek olan bir şey vardı ki, Red Bull çok daha güçlüydü. Alonso, sezonun kalan bölümünde 2 yarış daha kazandı. İstikrarlı sürüşü ve elindeki araçla maksimumu ve belkide daha fazlasını alabilmesi sayesinde son yarış Abu Dhabi'ye Mark Webber'in 8, Vettel'in 15 puan önünde lider olarak giren Alonso, Red Bull'un stratejik saldırısı ve Renault pilotu Vitaly Petrov'u geçmenin yolunu bulamamasıyla bir şampiyonluk daha şansını kaçırmış oldu.

 

Fotoğraf:

Alonso'nun son şampiyonluk şansı 2012'de geldi. O sene belki de en hızlı 3. ya da 4. araç olan Ferrari F2012 ile 3 galibiyet kazanan Alonso, 5 galibiyet kazanan ve daha üstün araca sahip Vettel'e karşı şansını son yarış Brezilya'ya kadar sürdürdü. Yarış başlamadan önce Vettel'in 13 puanlık avantajı vardı ancak yağmurun etkilediği yarış, bir anda tersine dönmüş gibi göründü. Vettel 4. sıradan yarışa başlarken Alonso 8. sıradaydı. Yarıştan 10 dk önce hafif yağmur yağsa da pilotlar oluksuz lastiklerle başladılar. Vettel, zayıf kalkıp 7. sıraya gerilerken Alonso 5. sıraya yükseldi. Vettel, 4. virajda Bruno Senna ile kaza yapıp spin atarak son sıraya kadar düşerken Alonso yoluna devam etti. 2. turda Felipe Massa, takım arkadaşına yardımcı olarak kendisi ve Mark Webber'i aynı anda geçmesini sağladı. Alonso böylece şampiyon olabileceği seviyeye gelmişti. Ancak arka tarafta Vettel de hasarlı sidepoda rağmen yükselişi sürdürdü. Pilotların sıra kazanmalarıyla ve pit stoplarla birlikte yarış içerisinde çoğu kez şampiyonluk el değiştirdi. Damalı bayrağı Alonso 2. sırada görürken Vettel 6. olmayı başardı ve 3 puan farkla şampiyon oldu.

Alonso 2 sene daha Ferrari'de kalsa da bir daha şampiyonluk şansı yakalayamadı ve sonunda  eski takımı McLaren'a dönüş yaptı.

Bu sürece geri dönüp baktığımızda ise 2014'te turbo motorlar gelene kadarki süreçte şampiyon olan tek bir isim vardı: Red Bull pilotu Sebastian Vettel. Evet, Alonso'nun 2008 - 2009 döneminde "enerji içeceği" takımı olarak geri çevirdiği takım ve en azından o dönemde Alonso'ya kıyasla daha alt seviyede görülen ve daha deneyimsiz olan, nerede ne zaman ne yapacağı tam kestirilemeyen (hâlâ o günlerin izlerini görebiliyoruz) pilotu Vettel art arda 4 şampiyonluk kazandı.

Kariyerinin son 4 senesi ise malum. Üçü Honda motorlu, biri Renault motorlu yeteneğinin heba olduğu 4 sene. Gerçekten Alonso gibi bir pilotun kariyerinin son döneminde bu kadar kötü pozisyonlar için mücadele etmesi en büyük darbe oldu. 32 galibiyet sayısı ile Formula 1 tarihinde en çok kazanan 6. pilot olan Alonso, son galibiyetini 2013 İspanya GP'de Ferrari ile kazanırken 4 senelik McLaren döneminde alınan en iyi sonuç beşincilik oldu.

Fernando Alonso, McLaren MP4-30 ile pistte kalıyor

Fernando Alonso, McLaren MP4-30 ile pistte kalıyor

Fotoğraf: XPB Images

Alonso, kariyer yönetimi irili ufaklı keşkelerle dolu olan bir pilot. Kendisi için öyle olmayabilir çünkü gerçekten Formula 1 tarihinin en iyi takımlarıyla yarışma şansı yakaladı. 2009'dan beri Formula 1'de alıştığımız takımlar dışında takımlar kazanırken Alonso genel olarak bu süreçte kazanabileceği ya da kazanabileceğine inandığı takımlarda oldu.

Renault ile alınan şampiyonlukların ardından tarihin ve o dönemin en başarılı takımlarından olan McLaren'a geçişi doğru hamleydi. Keşke o dönemi daha iyi yönetip adını casusluk skandalı ve Macaristan GP sıralama skandalına karıştırmasaydı. Sıralamalarda pole pozisyonunu kazandığı, en kötü 2. olacağı yarışa 5 sıra cezasıyla 6. sıradan başladı ve ancak 4. olabildi. O yarıştan daha fazla puan kazansaydı, takımla yaşadığı sorunlara bakmaksızın, kendisine şampiyonluk yolunda yeterli puanları kazanmış olacaktı. 2. sene takımda kalabilseydi şampiyonluk şansının devam edeceğini de unutmamak lazım.

Keşke McLaren döneminini hem pist üstünde hem de pist dışında daha iyi yönetebilseydi. Takımla yaşadığı krizler, kariyerinin sonraki dönemleri için de doğrudan ve dolaylı olarak etkili oldu. Erken bir şekilde takımdan ayrılarak o dönemde geçici bir takım bulmak zorunda kaldı ve o da eski takımı Renault'dan başkası olmadı. Ferrari takımının kadrosu 2008 için net olduğu için yapabileceği başka bir şey yoktu. Ya da vardı... Red Bull'un teklifini geri çevirmeseydi bugün farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik ancak gerçekten bunu tahmin etmek çok kolay bir şey değildi. Aynısı Brawn GP teklifi için de geçerli. Keşke diyemeyeceğimiz kadar cesur hamleler gerektiriyordu bu ikisi. Ancak ikisinden birisini bir şekilde yapsaydı, bugün yine farklı pozisyonda olabilirdi. Red Bull'u o dönemde "enerji içeceği" diye reddetmesi sonraki senelerde takımda boşalan koltuklar için Alonso ihtimalini ortadan kaldırdı. McLaren ile yaşadığı sorunlar, o dönemde takımın ana partneri ve hissedarı olan, son seneleri domine eden Mercedes'in bir daha kendisini düşünmemesinde etkili oldu. Son senelerde her iki takımda da boş koltuklar ortaya çıktı ancak Alonso, her ikisi için de ciddi bir seçenek olamadı.

Fernando Alonso, McLaren Mercedes ve Ron Dennis, McLaren, Takım Patronu, Yönetim Kurulu Başkanı, Rac

Fernando Alonso, McLaren Mercedes ve Ron Dennis, McLaren, Takım Patronu, Yönetim Kurulu Başkanı, Rac

Fotoğraf: XPB Images

Ferrari'de gelmeyen şampiyonlukların ardından motivasyonunu kaybetmesi ve takımla iplerin kopması, kariyerindeki son düşüş oldu. Takımdan ayrılma kararının ardından gidebileceği tek gerçekçi yer McLaren'dı. Honda ile başlayacak olan bu yeni birliktelik tam manasıyla bir kumardı ve hem Alonso, hem de McLaren bu kumarı ağır bir şekilde kaybettiler. Keşke Alonso, Ferrari'de bir süre daha durumu idare edebilseydi. Öyle olsaydı bugün yine farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik.

Vettel, Red Bull gibi bir takımda yarışma şansı bulup kısa sürede güçlü bir araca sahip olduğu için şanslıydı. Hamilton, Mercedes'e geçtikten sonra kısa sürede dominasyon kurabilecekleri bir araca sahip olduğu için şanslıydı. Ancak bu ikisinden de fazla şampiyonluk kazanan Schumacher'in Ferrari ile zirveye çıkması tam 5 sene sürdü.

Alonso gibi bir yeteneğin, bundan 12-13 sene önce henüz toy bir pilotken iki şampiyonluk kazandıktan sonra bir daha şampiyon olamaması gerçekten tarihin en büyük hayal kırıklıklarından birisi olacak. Schumacher'in dominasyon dönemini Renault ile sonlandıran şampiyon pilot, 4-5 şampiyonluk kazanabileceği kariyeri üzücü bir şekilde noktalıyor. 

Alonso, özellikle Ferrari döneminden bu yana birçok kez "kariyerinin en iyi dönemi"ni geçirdiğini söyledi. Bu konuda pek haksız sayılmaz. Ferrari ile 2010, özellikle 2012'de daha güçlü araca karşı verdiği şampiyonluk mücadeleleri kesinlikle unutulmayacaktır.

Alonso, son yıllarda Formula 1'in en çok konuşulan ve tartışılan pilotlarından birisi oldu ancak tartışıldığı alanlar genelde pist üstünden ziyade pist dışında konuştukları oldu.  Pist üstünde en iyisi miydi kesin bir şey söylenemez ancak kesinlikle en iyilerden birisi oldu. Bu kadar iyi sürüşün üstüne daha fazla başarı elde edilememesi ise en acısıydı.

Keşke böyle bir isim, daha fazla şampiyonluk kazanarak Formula 1 istatistiklerinde daha yukarılarda yer alabilseydi... Keşke, Alonso gibi bir ismi, son senelerinde en azından podyum mücadelesi verebileceği bir araçta görebilseydik... Keşke Alonso zayıf araçlarla motivasyonunu kaybetmeyip farklı heyecanlara dalma ihtiyacı duymasaydı... Keşke, yarıştığı takımlarla ilişkisini daha iyi seviyede tutsaydı ve son senelerde istenmeyen adam haline gelmeseydi...

Formula 1, Schumacher'den sonra en büyük kaybını yaşayacak. Alonso gibi bir pilotun yerini doldurmak pek kolay olmayacaktır. Yazımı, Alonso'nun kariyerini özetleyen cümlelerle sonlandırıyorum:

"Ben, F1'de yarışmış olan en iyi pilotlardan birisiyim. Muhtemelen sıralamalarda en hızlı pilot değilim. Muhtemelen yarışta ya da yağmurlu koşullarda en hızlı pilot değilim. Ancak her alanda 10 değilsem bile 9.5 seviyedeyim ve bu durumdan faydalanmaya çalışıyorum."

"Kariyerimde kaçırdığım bazı fırsatlarım oldu. 4 ya da 5 şampiyonluk kazanabilirdim ancak aynı zamanda 18 senedir F1'de yarışmanın büyük gururunu yaşıyorum."

"Çok fazla iyi anıya sahibim. Çok fazla iniş çıkışlarımız oldu ancak iki şampiyonluk kazanmam, kesinlikle en üst noktalardı."

Motorsport topluluğunun bir parçası olun

Yorumlara katılın
Önceki haber Horner: Formula 1'in McLaren'in güçlenmesine ihtiyacı var
Sonraki haber Sirotkin: Williams'ın mücadelesi beni motive ediyor

Öne Çıkan Yorumlar

Henüz hiç yorum yapılmadı. İlk yorum yapan olmak ister misiniz?

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

Motorsport prime

Premium içeriği keşfedin
Prime'a abone ol

EDİSYON

Türkİye