Cuma günü antrenman turlarının başlaması ile birlikte herkes tur derecelerine kilitlenecek ve hemen ertesi gün sıralama turlarında en iyi zamanı yapan ve 2009 sezonunun ilk pole pozisyonunu kimin kazanacağına odaklanacak. Tabi yarış günü gelip karşımıza dikildiğinde ise kalplerimiz yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlayacak ve kırmızı ışıkların yeşile dönmesini nefesimizi tutarak bekleyeceğiz.
Tüm bunlar yaşanmadan önce isterseniz geçtiğimiz sene Albert Park'ta neler olmuş bir göz gezdilerim.
Aşağıdaki linklerden 2008 Avustralya Grand Prix'si ile ilgili tüm detaylara ualaşabilirsiniz.
Cuma 1. Antrenman turları - Lider Raikkonen'di
Cuma 2. Antrenman turları - Hamilton hızlanmaya başladı
Cumartesi antrenmanları - BMW kendini gösteriyor
Sıralama turları - Ve Hamilton ilk sırada
Yarış - Zafer Hamilton'ın
Melbourne’de Alex Wurz ile Bir Tur
“Avustralya’lıları seviyorum. Çok arkadaş canlısı ve açık görüşlüler. GPnin şehre gelmesinden de büyük memnuniyet duyuyorlar. Yarış pisti bir parkın içinde. Bu da demek oluyor ki, pist normal şehir yolları ve kalıcı yarış yolunun birleşiminden oluşuyor. Senede sadece bir kere kullanılıyor, ki bu da takımlar için ekstra bir deneyime sebep oluyor, çünkü bu durum grip seviyesinin her zaman değişmesi anlamına geliyor.”
“Tur genellikle, yarış süresince, serbest antremanlardakinden dört veya beş saniye daha kısa sürüyor. Bu, ona düzene göre tepki gösterdiğiniz anlamına geliyor, ki bu da üstlerde yer almayı zorlaştırıyor.”
“Tur için şunları söyleyebilirim: İlk köşeye yedinci viteste, saatte 300km gibi bir hızla giriyorsunuz. Burası, tümsekli ve fren gerektiren bir bölge, dolayısıyla bunu asla atlamamak gerekiyor. 3, 4 ve 5 numaralı virajlar yarışın akışını sağlayan noktalar: 3 numaralı viraj ikinci viteste alınıyor, sonraki sol ve sağ ise zorlayıcı ve fazlasıyla hızlı alınması gereken dönüşler.”
"6 numaralı viraj, şikan için frenlere yüklenmeden hemen önce, neredeyse dümdüz olamalı. Diğer bir ikinci vitesle girilmesi gereken şikan gelmeden önce uzun bir “sağ-sürüş” var. Burası fren yapmakta çok zolandığımız bir bölüm, çünkü buraya saatte 300km ile varıyoruz, fakat klapeyle aracın hızını azaltıyoruz ve gölü geçerken tümsekli ve uzun bir “sol-sürüş” boyunca yine hızı arttırıyoruz.
“Daha ileride, 11 ve 12 numaralı dünüşlerin orada yüksek hızla girdiğimiz bir şikan var. Bu yarışın güzel bölümlerinden biri. Özellikle de gripin seviyesi arttıkça. Bu şikanı en az saatte 220km gibi bir hızla geçiyoruz ve aracın arkası biraz hafifleşiyor, ki bu da araç için iyi bir meydan okuma oluyor ve bizim kokpitte uyanık kalmamızı sağlıyor.”
“Daha sonra son bölüme geliyoruz. Son iki köşe biraz vakit kaybı gibi geliyor, ama burada baya bir tur zamanı kazanıyoruz. Sondan önceki köşeyi vardığınızda, gayet sakin kalmalı ve kırılma noktanızı sabit tutmalısınız. Son olarak yapmanız gereken, son köşeden çıkarken olabildiğince hızı taşıyabilmeniz, ve onu start-finish düzlüğüne kadar koruyabilmeniz gerekiyor.”
TurkiyeF1.Com