Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

EDİSYON

Türkİye Türkİye
Özel Haber

Formula 1'in "Altın Çağı" sona eriyor

Her sporun ya da organizasyonun kendi içerisinde "Altın Çağ" diye tabir edilen bir dönemi vardır. Bu konu tartışmalı bir konu olsa da hepimizin yakından takip ettiği Formula 1'de Altın Çağ diyebileceğimiz bir dönemin sonuna geliyoruz. Ne yazık ki...

2001 Avustralya GP Pilotlar

Abdullah Çelik'in Köşesi

Motorsport.com Türkiye şef editörü Abdullah Çelik'in yazılarına buradan ulaşabilirsiniz

Çok eskilere gitmeyeceğim. Ortalama olarak büyük çoğunluğumuzun takip ettiği ve daha çok fikir sahibi olduğu milenyum dönemine dikkat çekmek istiyorum.

Ferrari ve Michael Schumacher'in 2000'de başlayan dominasyonu, ilerleyen senelerde farklı takımların şampiyonlukları ve dominasyonu ile devam etse de Formula 1 izleyicileri hep kendilerine yakın, destekleyebilecekleri yeni pilotlar bulmayı başardılar.

Altın Pilotlar

1998 - 1999 şampiyonluklarını kazanan Mika Hakkinen'in 2001'de bırakmasının ardından Fin sürücünün taraftarlarını spordan koparmamak çok zor olmadı. Uçan Finlinin yerine, Buz Adam olarak adlandırdığımız Kimi Raikkonen geldi. Raikkonen'in spora gelişiyle hem McLaren takımının hem de Hakkinen'in taraftarları, çok sıkıntı çekmeden Raikkonen'e yöneldiler ve bir kopuş olmadı.

 

Kimi Raikkonen F1'de ilk kez kazanıyor, 2003 Malezya GP
Kimi Raikkonen F1'de ilk kez kazanıyor, 2003 Malezya GP

Fotoğraf: DaimlerChrysler

Raikkonen, alt serilerde çok fazla deneyimi olmamasına rağmen Formula 1'e çok hızlı bir giriş yaptı ve daha ilk senesinden itibaren dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Farklı kişiliği, saf hızı, umursamamazlığı ve soğuk davranışlarıyla ilk günlerinden itibaren Formula 1'de bir ekol olmayı başardı. 

Raikkonen, başarı istatistikleri günümüzde öne çıkan pilotlar kadar kabarık olmamasına ve özellikle son 10 senede gelişen sosyal medyada aktif olarak bulunmamasına rağmen Formula 1'de "karakter" olmayı başaran ender pilotlardan birisi oldu. Bir dönem Formula 1'den ayrılıp ralli macerasına tutulmasına, son senelerde bildiğimiz "Raikkonen" hızını araca alışamama, aracının iyi olmaması vb gibi faktörlerden dolayı gösterememesine rağmen Raikkonen hala Formula 1'in en çok sevilen, en çok taraftar kitlesine sahip pilotlarından birisi. Hatta direkt olarak bu konuda en iyisi diyebiliriz.

Her başarılı kişinin karşısında bir de rakibi vardır. En azından taraftar grupları onları o şekilde görürler. Kimi Raikkonen'in ilk günlerinden itibaren bu şekilde mücadele ettiği isimlerden birisi ve en ön plana çıkanı Fernando Alonso oldu.

 

Kimi Raikkonen, Rubens Barrichello ve Fernando Alonso, 2003 Malezya GP
Kimi Raikkonen, Rubens Barrichello ve Fernando Alonso, 2003 Malezya GP

Fotoğraf: Ferrari Medya Center

Özellikle 2000'li senelerin ortalarında Raikkonen - Alonso tartışmaları, internetin yeni yeni ön plana çıktığı dönemde hat safhaya ulaştı. Michael Schumacher'in ultra başarılı 5 senesinin ardından bu iki pilotun verdiği şampiyonluk mücadelesi, Formula 1'in uzun zamandır hasret kaldığı mücadeleydi. Raikkonen 2003'te Schumacher'in şampiyonluk rakiplerinden olsa da bunu başaramamıştı ve 2005'teki mücadele direkt olarak Raikkonen ile Alonso arasında oldu. O sene Raikkonen aracının ve kendisinin hızıyla ön plana çıkarken, yaşanan dayanıklılık sorunları onlar açısından mücadeleye olumsuz etki bırakıyordu.

İspanya'da Formula 1'in canlanmasına büyük katkı sağlayan Fernando Alonso ise şampiyonluk mücadelesindeki istikrarı, sonuca gitmedeki yaklaşımıyla dikkatleri üzerine çekti. Bu yaklaşım ona istediği başarıyı getirdi ve Alonso 2005 ile 2006'da art arda yaşadığı çifte şampiyonluklarla sadece İspanya'nın değil tüm dünyanın tanıdığı bir pilot haline geldi. İlk şampiyonluğunu Raikkonen'e karşı veren Alonso, 2. şampiyonluğunda Formula 1'in yaşayan efsanesi Michael Schumacher'i mağlup etmeyi başardı.

Raikkonen sessizliğiyle ve Buz Adamlığıyla ön plana çıkmıştı ancak Alonso tam manasıyla Akdeniz insanıydı. O dönemde en genç çifte şampiyon unvanını kazanan Alonso, Schumacher ile yaşadığı mücadelede beğenmediği olaylara ve kararlara korkusuzca yaptığı açıklamalarla ön plana çıktı. Yaptığı açıklamalar herkes tarafından beğenilip kabul görmese de Alonso o senelerden bu günlere hem pist üstünde yaptıkları, hem de pist dışındaki açıklamalarıyla Formula 1'in en çok hayran kitlesine sahip isimlerinden oldu.

 

Fernando Alonso ve Michael Schumacher
Fernando Alonso ve Michael Schumacher

Fotoğraf: Red Bull GmbH and GEPA pictures GmbH

2006'nın ardından yeni jenerasyon Formula 1'e giriş yapmaya başladı. 2006'da GP2'de fırtına gibi esen Lewis Hamilton, 2007'de Formula 1'in ilk siyahi pilotu olarak McLaren'da yarışmaya başladı. McLaren'a transfer olan çifte şampiyon Alonso'nun takım arkadaşı olan Hamilton, o sene çaylak olmasına rağmen hem pist üstünde hem de takım içi güç mücadelesinde çaylaktan öte bir canavara dönüştü. Yumuşak açıklamalarla başlayan sezon, Hamilton'ın belki de beklenenden daha iyi bir başlangıç yapmasıyla  McLaren için kabusa dönüştü. İkinci pilot olmak istemeyen Hamilton, deneyimli ve şampiyon takım arkadaşı karşısında güçlü performanslar sergiliyordu ve gittikçe takımı kendi tarafına çekmeye başladı. O sene ilk galibiyetini Kanada'da kazanan Hamilton sezonun 10. yarışına kadar tüm yarışlarda podyuma çıkarak şampiyonada güçlü bir pozisyona geldi. Casusluk skandalı nedeniyle McLaren'in büyük sıkıntı yaşadığı sezonda Hamilton, neredeyse tüm sezon yaşamadığı talihsizlikleri tuhaf bir şekilde son 2 yarışta yaşayarak şampiyonluğu, sezonun 2. yarısında yükselişe geçen Ferrari pilotu Kimi Raikkonen'e kaptırdı. Hamilton, o seneyi sezon içerisinde büyük sıkıntılar yaşadığı takım arkadaşı Fernando Alonso ile aynı puanda tamamladı ve galibiyet sayıları eşitti. İkincilik sayılarına bakınca Hamilton sezonu Alonso'nun önünde tamamlamış oldu.

 

Fernando Alonso ve Lewis Hamilton, McLaren Mercedes
Fernando Alonso ve Lewis Hamilton, McLaren Mercedes

Fotoğraf: XPB Images

Hamilton McLaren'de geçirdiği 2. sezonunda, son yarışta son iki virajda yaptığı geçişlerle şampiyon olmayı başardı. İngiliz sürücü, fırtına gibi giriş yaptığı Formula 1'de ilk günden itibaren en çok konuşulan isimlerden oldu. McLaren döneminde daha sakin bir hayata sahip olan Hamilton, Formula 1'deki konumunu iyileştirdikçe hem pist üstündeki mücadeleleri hem de pist dışındaki hayatıyla en çok konuşulan isimlerden birisi oldu.

Özellikle Mercedes'e geçişinden sonra daha büyük değişim geçiren Hamilton art arda iki şampiyonluğu ile istatistiksel manada da Formula 1 rekor listelerinde üst sıralara tırmanmaya başladı. Hamilton'ın pist üstündeki başarısı sosyal medya ile desteklendi. İngiliz sürücü günümüz Formula 1 pilotları içerisinde sosyal medyayı en çok kullanan isim durumunda. Bunun dışında Formula 1 dışında katıldığı organizasyonlar ve yaptıklarıyla Hamilton sürekli olarak uluslararası basında yer almayı başarıyor.

Formula 1'in en deneyimli isimlerinden olan Jenson Button, yukarıda bahsettiğim 3 pilottan daha uzun süredir Formula 1'de mücadele ediyor olsa da onlar kadar popüler değil ya da onlarınki kadar koyu taraftar kitlesine sahip değil desek daha doğru olur. Özellikle bir dönem İngilizlerin büyük umudu olan Button; Formula 1'e genç yaşta girme furyasını başlatan ilk isimlerden. 20 yaşında Williams ile Formula 1'e giren Button, aynı sene puan kazanarak o dönemde en genç puan kazanan isim oldu. Williams ve Benetton dönemlerinden sonra Honda'ya geçen Button, gerçekçi manada ilk olarak 2004 şampiyonasında ön plana çıktı. Büyük umutlar bağlanan İngiliz sürücü ilk galibiyetini ise ancak 113. yarışında, bol olaylı 2006 Macaristan GP'de kazandı. Honda ile çöküşe geçen Button, 2009'da adeta yeniden doğdu. Neredeyse koltuksuz kalıyord ancak Honda'nın spordan ayrılıp takımı Ross Brawn'ın devralmasıyla Brawn'dan gelen teklifi kabul etti ve o teklif Button için dönüm noktası oldu. Çift katmanlı difüzörle ortalığı kasıp kavuran Brawn GP BGP-001 kokpitinde yer alan Button, o sene ilk 7 yarışın 6'sını kazanarak pistlerin tozunu attırdı ve neredeyse o zaferleriyle şampiyonluğu kazanmış oldu. 2010'da McLaren'a geçen Button, o gün bugündür Woking kökenli takımda. Button bir kez daha şampiyonluk kazanamasa da, özellikle sakin kişiliği ve değişken hava şartlarına sahip yarışlarda gösterdiği performanslarla Formula 1'de önemli bir yer edindi. 

 

Jenson Button, Brawn GP
Jenson Button, Brawn GP

Fotoğraf: XPB Images

Son senelerin en çok konuşulan şampiyonlarından bir diğeri ve bu yazıda geçecek son şampiyon pilot: Sebastian Vettel. 2007 Amerika yarışında, bir önceki yarışta büyük kaza geçiren Robert Kubica'nın yerine BMW Sauber ile yarışma şansı yakalayan Vettel, çıktığı ilk yarıştan puanla ayrılmayı başararak dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.

Bu durumu değerlendirmek isteyen ve uzun zamandır Vettel'i destekleyen Red Bull, o sene Macaristan GP'den itibaren Toro Rosso'da Scott Speed'in yerine Vettel'i yarıştırma kararı aldı. Formula 1'in en genç yarışan ve puan kazanan pilotu olma rekorlarıyla Formula 1'e giriş yapan Vettel 2008'deki ilk tam sezonunda İtalya GP'de Toro Rosso ile ilk Formula 1 zaferine ulaşınca tüm dikkatleri üzerine çekti. Red Bull, emeklilik kararı alan David Coulthard'ın yerine Vettel'i ana takımına geçirdi ve 2009'dan itibaren Red Bull - Sebastian Vettel fırtınası esmeye başladı diyebiliriz.

2009'da çift katmanlı difüzöre geç geçiş yapan Red Bull, sezonun son 3 yarışını kazanırken bu galibiyetlerden ikisi Vettel'in oldu. 2010'dan itibaren ise yeni bir dönem başladı. Vettel, 2010-2013 seneleri arasında art arda 4 şampiyonluk kazandı. Özellikle 2010 ve 2012 senelerinde şampiyonluk için mücadele olsa da diğer iki sene Vettel'in üstünlüğü ile geçti.

Adrian Newey imzalı araçlarla 4 şampiyonluk kazanan Vettel, aynı dönemde şampiyonlukları kaybeden pilot ve takımların hedefi haline geldi. Red Bull - Vettel birlikteliği gerçekten başarılı bir dönem geçirdi.

Vettel başarılarıyla birlikte "Yeni Schumacher" olarak adlandırıldı. 2015'te büyük umutlarla Ferrari'ye geçen Vettel, ilk senesinde 3 zafer kazanarak kırmızıya gönül verenlerin büyük takdirini toplarken 2016'da hem takım hem de Vettel performans olarak beklenenin çok gerisinde kaldılar.

Çalışkanlığı ile tanınan Vettel, pist üstündeki bencil hareketleri ve ilk günden beri telsiz mesajlarıyla dikkatleri üzerine çekti. 2010 Türkiye'de takım arkadaşı Mark Webber'le olan kazası, 2013 Malezya GP'de yaşanan Multi 21 skandalı ve talimatlara uymayarak takım arkadaşını geçip yarışı kazanması Vettel'in öne çıkan olaylarından bazıları. Ferrari pilotu son olarak Meksika GP'nin son turlarında yaşananlarıyla tüm dünyanın gündeminde yer aldı.

 

Mark Webber - Sebastian Vettel kazası - 2011 Türkiye GP
Mark Webber - Sebastian Vettel kazası - 2011 Türkiye GP

Fotoğraf: XPB Images

2000 - 2016 yılları arasında şampiyonluk yaşayan isimler şu ana kadar bahsettiğim bu 6 isimdi: Michael Schumacher, Fernando Alonso, Kimi Raikkonen, Lewis Hamilton, Jenson Button ve Sebastian Vettel. 2010'da Vettel'in şampiyon olması ve Schumacher'in spora dönüşüyle 2011 ve 2012'de Formula 1 tarihinin en çok şampiyon pilot içeren sezonlarını canlı canlı izlemiş olduk.

Şampiyon olamadan öne çıkanlar

Şampiyonluk kazanan pilotlar dışında şampiyonluğu kıl payı kaçıran, şampiyon olamasa bile Formula 1'de kendi karakterini oluşturan isimler de oldu. Juan Pablo Montoya, Formula 1'de nispeten daha kısa bir dönem geçirmesine rağmen Youtube gibi video paylaşım sitelerinde çok çok Formula 1 videsuna sahip isimlerden birisi ve o dönemde Formula 1'i izleyen isimler Montoya ismini duyduğunda hemen heyecanlanlanırlar.

2008 Kanada GP'de ilk ve tek yarış galibiyetini kazanan ancak 2011'de ralli aracıyla geçirdiği kaza sonucunda yaralanan Robert Kubica da zamansız kaybettiğimiz isimlerden birisi.

2008 Brezilya GP'yi kazandığında şampiyon olan ancak yaklaşık 30 sn sonra arkasından gelen Hamilton'ın Toyota sürücülerini geçmesiyle şampiyonluğu kaybeden Felipe Massa, sürüş konusunda bir çok eleştiriye maruz kalsa da yine Formula 1'de isim yapmayı başaran pilotlardan birisi. Brezilyalı sürücü 2016 sonunda emekli olarak gridden ayrılıyor.

Şampiyonluk kazanamayan ancak Formula 1'in sevilen isimlerinden olan Mark Webber, 2013 sonunda F1'den ayrıldı. Webber, kokpit içerisinde gerçek insanların, duygulara sahip insanların olduğunu göstermek için son yarışında damalı bayrak sallandıktan sonra kaskını çıkararak pit alanına gelmişti.

Kaçınılmaz son

Bazı şeyleri içerisinde yaşarken anlamak zor oluyor ancak ilerleyen senelerde durum tersine dönmeye başlayınca insan bazı şeyleri daha iyi anlamaya başlıyor.

Şampiyonlara dönersek... önce Schumacher'i kaybettik. 2012 sonunda Schumacher'in Formula 1'den 2. kez ayrılmasıyla griddeki şampiyon pilot sayısı 5'e düştü. 2014'ten itibaren Mercedes ve Lewis Hamilton'ın şampiyon olmasıyla yeni bir şampiyonumuz olmadı. Bu sene Nico Rosberg kazanırsa yeni bir şampiyonumuz daha olacak ancak griddeki şampiyon pilot sayısında bir artış yaşanmayacak.

McLaren pilotu Button, bu sene Formula 1'e veda ediyor. Onun 2018'de tekrar spora dönme ihtimali bulunuyor ancak ben bunun gerçekleşeceğini pek sanmıyorum. Gerçekleşse bile bu bir başka kötü haberin habericisi olacak. McLaren'ın 2017 sonunda Alonso'nun ayrılma ihtimaline karşı şampiyon pilota sahip olmak için Button'la böyle bir anlaşma imzaladığı biliniyor.

Artık kaçınılmaz bir sürece geldik. 2000'li yılların başında Formula 1'e giren pilotlar son demlerini yaşıyorlar. Alonso'nun mevcut anlaşması 2017 sonunda bitiyor ve İspanyol sürücü 2017 araçlarının durumuna bakarak geleceğine karar vereceğini söyledi. McLaren'ın kendisine iyi, gerçekten şampiyonluk için mücadele edeceği bir araç vermemesi halinde Alonso'nun gelecek sene sonunda spordan ayrılması sürpriz olmayacak.

Benzer bir durum Raikkonen için de geçerli. Son senelerde Ferrari ile tek senelik anlaşma yenileyen Fin sürücü, gelecek sene de Ferrari'de mücadele edecek. Peki ya sonrası? Şu anda 37 yaşında olan Raikkonen, 38 yaşına geldiğinde artık tamam diyebilir. O demese bile Ferrari, genç bir pilotla yoluna devam etme kararı alabilir.

Büyük tehlike

Schumacher'in F1'den ayrılmasından sonra Formula 1'deki en büyük ayrılıklara yaklaşıyoruz. Önümüzdeki senelerde Raikkonen ve Alonso'nun ayrılması, büyük bir tehlikeyi beraberinde getiriyor. Son yıllarda zaten seyirci kaybı yaşayan Formula 1, bu iki ismin taraftarlarının yaşayacağı duygusal kopuş ile daha büyük kayıp yaşayabilir. 

Eskiden Ferrari ve McLaren gibi takımların taraftarları ciddi sayıdaydı ancak büyük takımlardan yıllardır gelmeyen başarı, o takımların kendi taraftarlarını spora küstürdü. Son senelerde takımlardan ziyade Alonso, Raikkonen, Hamilton gibi pilotların taraftarlarının sporu ayakta tuttuğunu düşünürsek, olası kaybın ne kadar büyük olacağını tahmin edebiliriz. Benzer durumu Schumacher'de gördük. Eski Schumachercilerin çoğu sporu takip etmeyi bıraktı...

Bu iki ismin ayrılması dünyanın sonu değil ancak hitap ettikleri kitlenin büyüklüğünü düşünürsek ne kadar ciddi bir durum olduğunu anlayabiliriz. Sıkıntının ciddi olmasının sebebi, yazının başında da belirttiğimiz gibi bu isimleri destekleyen kişilerin sonraki dönemde destekleyecekleri genç pilot bulmakta sıkıntı yaşamaları.

Eskiden pistteki karakter olarak adlandırdığımız pilot sayısı yarış kazansalar da kazanmasalar da yüksek oluyordu ancak son senelerde spora giren pilotların karneleri de pek başarılı sayılmaz.

2006 sonrasında GP2 gibi besleme serilerinde başarılı olan pilotlar Formula 1'e girmeyi başarabiliyordu. Lewis Hamilton, Nico Rosberg, Nico Hulkenberg gibi isimler GP2'de şampiyon olarak F1'e geçtiler. Sonrasında bunu başaran isimler ise pek dikkat çekemediler. 

Nico Rosberg gibi bir pilot Mercedes'e geçmesinin ardından bir çok yarış kazanmasına ve şampiyonluk mücadelesi içerisinde yer almasına rağmen Formula 1'de pek taraftar kitlesi oluşturamadı. Aynısı çok yetenekli olduğu düşünülen ancak şu ana kadar podyuma dahi çıkamayan Nico Hulkenberg için de geçerli. 

Son seneleri baz alırsak Nasr, Kvyat, Ericsson, Grosjean, Palmer, Magnussen gibi sporda kalan ya da çoktan gitmiş olan sürücüler gridi doldurmaktan, bir çoğu takımın cebini doldurmaktan başka bir şey yapmadı, yapamadı. Maldonado gibi GP2'de 4. senesinde şampiyon olup, Formula 1'de yıllar geçirip sürpriz bir galibiyet dışında art arda 2 defa puan kazanmakta, hatta yarışı tamamlamakta sıkıntı yaşayan bir pilotu gördük. Bu isimleri değerlendirmek belki benim haddime değil ancak ne yazık ki insanlar bu isimlerde desteklemek için bir sebep bulamadılar, bulamıyorlar. "Paralı pilot" dediğimiz kavramın son senelerde artışı, bu durumun tetikleyici unsurlarından oldu.

Bir ara isimleri Ferrari ile anılan iki isim: Valtteri Bottas ve Nico Hulkenberg. Hulkenberg, 2013'te Ferrari'ye geçişe çok yakındı ancak Ferrari'nin son anda Raikkonen ile anlaşmasının ardından Alman sürücü istediği yükselişi yapamadı ve orta grupta kalmaya devam etti.

Aynısı Valtteri Bottas için de geçerli. Geçen sene ciddi bir şekilde adı Ferrari ile anıldı ancak Ferrari'nin Raikkonen'le anlaşması Fin sürücünün istediği adımı atmasını engelledi. Bunun yanında Massa karşısında çok üstün bir performans sergileyememesi, Bottas için engelleyici unsurlardan oldu.

Bir iki senedir başarıları sayesinde Formula 1'e giren ya da yaklaşan isimler de yok değil. Bir kaç sene öncesinden başlarsak Red Bull ile spora giren Daniel Ricciardo ve geçen sene yine Red Bull tarafından spora getirilen Max Verstappen öne çıkan isimler. Özellikle Ricciardo, Red Bull'a geçtiğinden beri gösterdiği performanslar, yaptığı beklenmedik geçişlerle heyecan yaratan pilotlar arasında yer alıyor.

Mercedes'in getirdiği Pascal Wehrlein Manor'a puan kazandırmasıyla öne çıkarken sene ortasında takım arkadaşı olan Esteban Ocon F3'teki başarılarıyla dikkat çekiyor. Manor'da parlayan ve bu seneleri görebilseydi hayran kitlesi oluşturabilecek isimlerden birisi olacak Jules Bianchi'yi de unutmayalım...

McLaren'ın gelecek sene Button'ın yerine yarıştıracağı Stoffel Vandoorne da gelecek vaad eden isimlerden. Bu sene McLaren'a ilk puanını kazandıran Vandoorne, GP2'de oldukça başarılı bir dönem geçirdi.

Ancak bazen birisini desteklemek için başarı yeterli olmuyor. Bahsi geçen isimler ne kadar isim oluşturup kendilerine taraftar edinecekler, bunu ne kadar sürede başaracaklar ya da başarabilecekler mi merak konusu. Bunun en iyi örneği olarak Rosberg'i gösterebiliriz. Sadece Mercedes'te verdiği şampiyonluk mücadelesiyle değil, GP2 döneminde de oldukça başarılı olan Rosberg, 2006'da çıktığı ilk yarış olan Bahreyn'de en hızlı turu atarak dikkatleri üzerine çekmişti. Buna rağmen Rosberg, Formula 1'de geçirdiği 11 senede umduğu taraftar kitlesini yakalayamadı.

Bu yüzden şu anda gelecek için umut veren tek isim pek seviliyor gibi görünmese de Max Verstappen gibi görünüyor. Hem pist üstünde yaptıkları, hem de pist dışında yaşına göre söyledikleri ve tavrıyla diğer pilotları ve taraftarları kızdıran Hollandalı sürücü, Formula 1'in gelecekteki önemli "karakterlerinden" ve çok büyük ihtimalle şampiyonlarından birisi olacak. Verstappen'in pist üstünde yaptıklarıyla aynı zamanda politik açıdan arkasındaki destek, gelecekte olacak bazı şeylerin habercisi niteliğinde.

Alonso ve Raikkonen'in emekliliklerinin ardından sürpriz bir şekilde Hamilton ya da Vettel'den erken emeklilik görmezsek bu iki isim Verstappen ve Ricciardo gibi isimlerle Formula 1'in kurtarıcısı ya da yıldızları rolünde oynamaya devam edecekler.

Sonuç

Ferrari ve McLaren gibi köklü taraftar gruplarına sahip takımlar yeni dönemde önlerde mücadelece edecek araçlar yapamazsa geçmişten gelen Formula 1 taraftarlarını kaybedeceğiz. Red Bull ve Mercedes'in taraftarları ise günü kurtarmaktan öteye gitmeyecek gibi görünüyor. Red Bull'un kazandığı dört şampiyonluğa rağmen taraftar kitlesi olarak Ferrari ve McLaren gibi takımlarla mücadele etmesi çok zor. Aynısı Mercedes için de geçerli. Marka hayranı taraftarları dışında Mercedes takımının Formula 1 içinden gelen taraftar sayısı yine azınlıkta. Gelecekte Mercedes'in ani bir kararla spordan çekilmesi, büyük çoğunluğunun gitmesine neden olacak.

Formula 1'in tekrar yükselişe geçmesi için yeni taraftarlar kazanacak adımlar atması dışında Ferrari ve McLaren gibi takımların yükselişe geçmesi, yeni yıldızların ön plana çıkmasında yardımcı olmaları gerekiyor.

Yeni şampiyonların nispeten daha yeni takımlardan çıkıp ardından Ferrari ve McLaren gibi takımlarda duraklaması ya da çöküşe geçmesi, sporun işini daha da zorlaştırıyor.

Son olarak yazının başlığına dönecek olursak... Evet, izlerken belki fark edemedik ya da geç fark ettik. Kimi Raikkonen ve Fernando Alonso'nun başını çektiği ve Formula 1'in "Altın Çağı" olan dönemlerden birisi artık sona eriyor. 

Pist üstünde istenilen başarıların gelmemesi nedeniyle izlemesi acı verici olsa da geride kalan yılları izlemek güzeldi. Bu isimler ilerleyen yıllarda Formula 1'de çok fazla özlenecek.

İlerleyen yıllarda Formula 1 tekrar eski şaşalı günlerine döner mi bunu söylemek zor. Dönse bile gerçek olan bir şey var ki o da, son senelerde Formula 1'in cefasını çeken çok büyük kitlenin büyük ihtimalle bir kaç sene sonra Formula 1'den ayrılacak olması. 

Bu yüzden Formula 1 yeni nesilleri spora katmak için çok daha fazlasını yapmalıydı ya da bundan sonra bunu başarmak için daha çok şey yapmalı. Spordaki teknolojik gelişmelerden haz duyduğu için takip eden, takım ya da pilot hayranlığıyla spora sarılan insanlar bir bir değil, sürüler halinde spordan ayrılıyorlar ya da gelecek senelerde ayrılacaklar.

Benim gibi birilerini desteklemeden, sırf sporu sevdiği için takip eden isimlerle bir yere kadar gidebilirsiniz. Asıl olan hem pist üstünde hem de pist dışında sporu izlenir hale getiren kahramanlardır...

Motorsport topluluğunun bir parçası olun

Yorumlara katılın
Önceki haber Alonso: En iyi pilot Ricciardo
Sonraki haber Red Bull, pist limitlerinin daha zorlayıcı olmasını istiyor

Öne Çıkan Yorumlar

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

EDİSYON

Türkİye Türkİye