F1 DNA'sını çöpe atma tehlikesiyle mi karşı karşıya?
İspanya Grand Prix'sinin Madrid'e taşınması kararı, F1 takviminde son zamanlarda gözlemlenen bir eğilimin devamı yönünde ilerliyor. Peki bu durum karşısında sporun kaçınması gereken daha büyük bir tehlike olabilir mi?
İspanya Grand Prix'sinin 2026'dan itibaren Madrid'e taşınacağının açıklanması ile birlikte Formula 1 zaten yoğun olan programına yeni bir cadde pisti daha eklemiş durumda.
Halihazırda takvimde Suudi Arabistan, Avustralya, Miami, Monako, Azerbaycan, Singapur ve Las Vegas'a ek olarak Kanada, cadde yarışı düzenliyorlar.
Peki F1’in cadde yarışlarına olan yönelimi iyi bir şey mi, yoksa bu karar sporun itibarını giderek zedeliyor olabilir mi?
Cadde bölümleri
Bundan yirmi yıl önce, 18 yarıştan oluşan programda iki cadde pisti yer almaktaydı ve Avustralya Grand Prix'si, Monako'daki geleneksel Mayıs gösterisinden hemen önce sezon açılışı görevini görmekteydi.
2008 sezonunu eşsiz kılan özelliklerden biri ilk gece yarışının yeni inşa edilen Marina Bay pistinde düzenlenmiş olmasıydı. Singapur sıcağında gerçekleşen dayanıklılığa yönelik bu mücadele, bazı yarışlar her ne kadar verimsiz geçmiş olsa da, pistin takvimdeki önemli noktalardan biri haline gelmesinin en başta gelen nedenlerinden biriydi.
Cidde pisti, yüksek hızlı pisti sayesinde kendine özgü zorluklar barındırıyor. Öte yandan, Monako ya da Bakü'nün aksine, kamuya açık yollardan geçmediği için klasik bir cadde modeli olarak da kabul edilemez.
Las Vegas, Nevada gecelerini aydınlatan gösterişli otelleri ve kumarhaneleriyle göz kamaştırıcıydı; Miami, Amerikalı kardeşinin gölgesinde kalmış olsa da ilk etkinliğinde oldukça gösterişliydi; ve Azerbaycan ise sunduğu üç farklı sektörde oldukça zorlu bir mühendislik deneyimi sundu.
F1 için ticari açıdan önemli olan bu etkinliklerin hepsi, genellikle kendilerine en yakın şehir merkezlerinden belirli bir mesafede bulunan ve bir amaca yönelik olarak tasarlanmış organizasyonlara kıyasla, finansal açıdan her bir etkinlikten en iyi şekilde yararlanma olanağı sunan değerli konumlarda yer almaktalar. Bazı pistlere tek yoldan erişim ve sınırlı sayıda otobüs yolculuğu olduğunu düşünürsek diğerlerine nispeten taraftarlar için de ulaşım olanakları çok daha iyi.
Bu açıdan bakıldığında, cadde üzerindeki pistlerde gerçekleşen artış aslında genel olarak mantıklı.
Fotoğraf: Erik Junius
Marina Sands Bay hotel
Peki cadde pistlerinin yarattığı potansiyel tehlikenin sebebi ne?
Diğer yönden bakacak olursak, Formula E tarzı bir takvime geçiş, F1 taraftarlarını, araçları olabilecek en iyi performanslarıyla görmekten mahrum bırakacaktır.
Formula 1 en üst düzey yarış kategorisi sayıldığından, hayranlar sürücülerin becerileri karşısında ciddi beklentiler içindeler. Herkes yarış araçlarının bir pistte mümkün olan en yüksek hızda gittiklerini bilir, ancak buna bizzat tanık olmak isterler.
Örneğin Madrid ve Barselona'yı ele alalım. Daha dar ve daha sık virajlı olan pistler ilk kez kullanıma açıldığında heyecan verici bir yarış sunarlar, ancak Circuit de Barcelona-Catalunya'da gerçekleşen mükemmel mücadeleyi ne yazık ki sağlayamaz.
İkinci sektörde ise kaygan bir yüzey üzerinde araçların kapasitesini test etmek üzere tasarlanmış bir dizi kısa, orta ve hızlı dönüş bulunuyor.
Cadde pistleri genellikle lastikler bakımından daha az tutuş sağlar ve pist yapısından ayrı olarak araçların daha düşük hızlara erişmesine neden olur. Kasım ayında Las Vegas'ta araçların lastiklerindeki çekiş gücü için verdikleri mücadelede bu durumu gözlemleyebiliriz.
Her şey bir yana, takvimdeki geleneksel tesisler araçların en üst düzeyde performans göstermesine ve pilotların birer yıldız olarak sergilenmesine imkân tanırken, cadde odaklı bir yarış takviminde bu durum gerçekleşmeyecektir.
Diğer bir sorun ise - özellikle Madrid'de - pistin şehrin merkezinde değil IFEMA'ya yakın bir konumda olması. Taraftarlar için ulaşım kolay ve yeterli olsa da, bazı rakip cadde yarışlarının sunduğu gösteriş ve çekiciliği asla sunamayacaktır.
Cadde pistleri her zaman kötü olmayabilir. Ancak, yarışların nerede yapılacağına karar verirken pistteki görüntüler ekonomik hususlardan daha öncelikli tutulmalı.
Fotoğraf: Formula 1
IFEMA Madrid
Takım isimleri ve reklamlar
Ticari odaklı kararlardan bahsedecek olursak, özellikle iki takım ismi bu dönem oldukça acemilikle seçilmiş gibi görünüyor.
AlphaTauri, Visa Cash App RB olarak yeniden markalaşırken, Sauber Audi'ye geçmeden önce Stake F1 oldu- başlangıçta bunun Stake F1 Team Kick Sauber olduğu düşünülmekteydi.
Griddeki birçok takımın resmi katılımcı isimlerinin bir parçası olarak ortakları ve sponsorları olduğunu belirtmeden geçmek hatalı olur - BWT Alpine, Oracle Red Bull Racing, Aston Martin Aramco - ancak bunların hiçbiri ticari hedeflerinde Visa Cash App RB kadar kötü olamaz.
Yeni isim, Liberty Media'nın F1'i devralmasından bu yana alınan kararlara bakıldığında sporun giderek ticarileştiği görülüyor. Spora yönelik artan ilgiden faydalanmaya çalıştığı için de kimseyi suçlayamasak da bu ilginin F1'in özüne zarar vermeyecek olmasına özen gösterilmelidir.
Fotoğraf: Glenn Dunbar / Motorsport Images
Oscar Piastri, McLaren MCL60
Takvim mücadelesi
F1 bu sezon Las Vegas, Katar ve Abu Dhabi'de sezonun sonunu getirecek üç yarışla birlikte rekor kıran 24 yarışlık bir takvime başlıyor.
Bu Formula 1 için finansal bir başarı gibi görünüyor... Hem geçmişte hem de günümüzde yarışlara bu kadar yüksek talep olması, sporun global düzeyde ilgi görmesi için harcanan çabaların harika bir sonucu olsa gerek.
Ancak bu kadar çok yarış olması sezon sonu için beklenen ilginin azalmasını sağlayacaktır. Öncesindeki iki hafta içinde zaten iki yarış varken Abu Dhabi'de nasıl zirveye çıkarbilirsiniz ki? Böylesine uzun bir sezonda, geçen dönem yaşananlar gibi, bir şampiyon olması gerektiğinden daha erken belirlenirse, izleyicilerin ilgisi nasıl canlı tutulabilir?
Formula 1'e 10'dan bile az yarış içeren takvimlerle başlandı - bu elbette çok azdır - ancak 20 sene öncesine kadar bu takvimler 18 yarışa kadar çıkabiliyordu.
Karar öncesi testler göz önünde bulundurulduğunda, izleyicinin ilgisini ve beklentisini korumak için 18-20 hedefi ideal olacaktır ki bu, böylesine zorlayıcı bir takvimin beraberinde getireceği ek zorluklar göz önünde bulundurulmadan geçerlidir.
Formula 1'in mali açıdan bulunduğu konum her ne kadar iyi olsa da, sporun itibarının son olaylar nedeniyle risk altında olması, bu konuya çözüm bulma konusunda bir aciliyet hissi yaratmakta.
Yazı: RacingNews365
Çeviri: Melis Aslı Öktür
Motorsport topluluğunun bir parçası olun
Yorumlara katılınBu İçeriği Paylaşın veya Kaydedin
Öne Çıkan Yorumlar
Abone olun ve Motorsport.com'a reklam engelleyicinizle erişin.
Formula 1'den MotoGP'ye kadar doğrudan padoktan haber yapıyoruz çünkü biz de sizin gibi sporumuzu seviyoruz. Uzman gazeteciliğimizi sunmaya devam etmek için web sitemiz reklam kullanıyor. Yine de size reklamsız bir web sitesinin keyfini çıkarma ve reklam engelleyicinizi kullanmaya devam etme fırsatı vermek istiyoruz.