2017 F1 sezon analizi: McLaren

Abdullah Çelik

McLaren: McLaren için son seneler Honda ile facia şeklinde geçti. Evet, şasi açısından McLaren gerçekten büyük bir ilerleme kaydetti ancak yine de şampiyon ekip için bunların pek bir önemi yok. Honda ile geçen 3. sene de takım 2. kez markalar şampiyonasında 9. sırada yer aldı. Geçen seneki ilerlemenin ardından büyük bir adım bekleniyordu ve yeni araç MCL32 tanıtıldığında büyük heyecan vardı. Ancak tüm heyecan, araç piste çıktıktan hemen sonra yerini bir kez daha endişeye bıraktı ve basına yansımasa da takım, kış testlerinden itibaren motor konusunda alternatif çözümlerin peşine düştü. Seneye Renault motoruna geçecek olan ekip, en azından podyum mücadelesine dönmeyi umuyor. Red Bull'un başardıklarına bakınca, McLaren'ın en azından onlarla mücadele edememesi başarısızlık olacak gibi. Her şeye rağmen hem şasi hem de motorda yapılan güncellemelerle McLaren'ın sezonu orta grubun zirvesini zorlayarak tamamladığını söylememiz lazım.

Fernando Alonso: Şampiyon pilot için kayıp bir sene daha oldu ancak buna rağmen Alonso, sinirlerini daha iyi kontrol etmeyi başardı. Elindeki araçla zaman zaman gösterdiği performanslar, girdiği mücadeleler kesinlikle takdiri hak ediyordu. Zaten ondan daha fazlasının beklenebileceğini sanmıyorum. Pist üstünde her zanab güvenilebilecek ender pilotlardan birisi. F1'de istediğini elde edememesinin ardından Indy'deki mücadelesi de onun ne kadar istekli olduğunu bir kez daha gösterdi. Orada da Honda motoru başına iş açtı. Motor sorunu olmasaydı sürpriz bir galibiyet, en azından bir podyum bizleri bekliyordu. Ferrari'de Sebastian Vettel'in vermiş olduğu mücadeleye bakınca, Alonso Ferrari'de kalsaydı neler yapardı diye düşünenler illaki var. Alonso da kesinlikle Vettel gibi şampiyonluk mücadelesi verirdi ancak kesin şampiyon olurdu demek... Şartların hiç birisi oluşmadığı için boşa konuşmaktan başka bir şey olmuyor.

Stoffel Vandoorne: GP2'de çok iyi performanslar sergileyerek Formula 1'e geçen Stoffel, sezonun başında beklentilerin altında kaldı. Ancak yanında Alonso gibi bir canavar var. Nice pilotları öyle ya da böyle yanında çaylak gibi göstermeyi başaran bir pilot... Buna rağmen Vandoorne, sezonun ikinci yarısına kadar büyük ilerleme kaydetti ve Alonso ile benzer performanslar sergilemeye başladı. Bunun devamının geleceği konusunda şüphe yok ancak takım arkadaşı Alonso olduğu sürece onun gölgesinde kalacağı konusunda şüphe yok.

Kemal Şengül

McLaren: McLaren’ı değerlendirirken, diğer takımların aksine iki farklı açıdan bakmak gerekiyor. Şasi tarafında harika bir McLaren vardı ancak Honda tarafında işler pek de istenildiği gibi gitmedi. Araç aerodinamik anlamda oldukça iyiydi, lastik kullanımı açısından da son derece iyiydi. Sezon boyunca yarışlara getirilen neredeyse tüm güncellemeler çalıştı. McLaren üzerine düşen görevi fazlasıyla yapsa da, günümüzde motor tarafının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.

Sezon öncesi testlerinde motor ne dayanıklıydı, ne de performans vardı. Sezon ilerledikçe dayanıklılık sorunları çözülmeye başladı ve hepimiz McLaren’ın yavaş yavaş yukarılara çıktığını gördük. Aslında sorun yaşamasalardı muhtemelen çoğu yarıştan puanla ayrılacaklardı. Alonso hep puan barajı içerisinde giderken ya da potansiyel puanlar alacakken yarış dışı kaldı. Büyük umutlarla başlayan fakat hüsranla sonuçlanan yarışlar oldu.

McLaren’ın geleceğe umutla bakması için elinde bir sebebi; güçlü bir şasileri var. Bu şasinin en iyi üç şasiden birisi olduğuna inanıyorum. Ayrıca güncellemelerin çalışıyor olması da büyük bir artı. Bu takımın korelasyon açısından sorun yaşamadığını gösterir ki, bu gelecek için iyi bir haber. Yani rüzgar tünelinde çalışan parçaların pistte çalışmaması gibi bir sorun yok. Aslında şampiyonluğun formülü de budur. Temelde iyi bir şasiye sahip olursunuz ve sürekli güncelleme getirerek adımlar atmaya devam edersiniz. McLaren bunu sağlayabiliyor. Tek eksikleri motor; ona da gelecek yıl kavuşacaklar. Renault ne kadar iyi olur söylemek zor fakat Honda’dan daha iyi olacağı bir sır değil.

Fernando Alonso: Alonso için katlanması en zor sezonlardan birisi oldu. Hafta sonu araca bindi, elinden geleni yaptı her şey yolunda gitti tam puan alacakken motor patladı… Bir pilot için en zoru bu olsa gerek. Sürüş tarafında yeteneklerini ve potansiyelini hep gösterdi. Ne zaman motive olsa takım arkadaşının kendisini geçme şansı yoktu. Şu yarışta gerçekten kötüydü dediğim bir yarış yok. Gerilerde yarışırken motivasyon kaybı yaşamamak büyük bir başarı. Alonso gerçek bir şampiyon, yeteneklerini  her yarış ortaya koyuyor. Sezon boyunca hemen hemen tüm yarışlarda puan barajı içerisinde gitti. Bazılarında puan almayı başardı çünkü bitiş çizgisini görecek bir aracı vardı. Bazen de puan barajı içerisinde giderken yarış dışı kaldı. Kısacası Alonso da elinden geleni fazlasıyla yaptı. Singapur’da belki de podyumu kaçırdı ama yarışlar böyle. Olmayınca olmuyor!  Alonso eğer gelecek yıl ön tarafta yarışacak bir araca sahip olursa, bu açlıkla neler yapar tahmin edemiyorum. Ön tarafta olmak demek daha fazla motivasyon demek. Şu anda harika bir iş yapıyor ve gelecek yıl daha iyi bir araçla daha fazlasını yapacağına eminim.

Stoffel Vandoorne: Sezonun ilk yarışlarında "o çok övülen Vandoorne bu mu?" Dedim. Eminim herkes demiştir.  Sonuçta genç serilerde neler yaptığını biliyoruz. Gerçekten de harika sürüyordu. Ama McLaren’a alışması zaman aldı. Kolay değil, sorun yaşayan bir aracı vardı. Deneyimi eksikti ve tur atamıyordu. Böyle olunca kendine olan güvenini de kazanamıyordu. Tabii bir de Alonso faktörü var. Alonso 100 tur atsa 100’ünde de aynısını atabilecek, aracını suyunu çıkartabilecek bir pilot. Vandoorne’un yaptığı işi kötü gösteren şeylerden biri de buydu. Ama dayanıklılık sorunları çözülüp, turlar atmaya başlayınca kendine olan güvenini kazandı. Bazen sönük kaldı, bazen çok iyi sürdü. Örneğin Singapur’da iyiydi. Ama sahip olduğu araç ortadaydı. Kendisi için inişli çıkışlı bir yıl olmasına rağmen devam etmesi için gerekli performansı ortaya koydu. Birkaç hata hariç çaylak hatalarından kaçındı. Böyle bir araçta kendisinden daha fazlası beklenemezdi. Gelecek yıl iyi bir araca sahip olursa kendisi hakkında daha fazla yorum yapabiliriz.

Şafak Soysal

McLaren: Dokuzuncu sırada yazmak beni mutsuz etse de McLaren, yeni motor düzenine geçilince 2016’da tutturduğu trendi gerisin geri ilk başladıkları yere aldı ve yine sezon boyunca gelişim peşinde koşmak zorunda kaldı.

Bana sorarsanız gerçekten de durum sadece motorda bitiyor çünkü Woking merkezli ekip yüksek downforce isteyen pistlerde ciddi manada iyiydi. Yarışlar esnasında takip ettiğim verilerde virajların bol olduğu sektörlerde McLaren’lar çoğunlukla Force India ayarında ya da onlardan önde olmayı başarıyordu.

Renault motoruna geçiş ile takımın ön sıralara doğrudan oynayamasa da podyum basamaklarını zamanla sallayacaklarına inanıyorum.

Fernando Alonso: Motivasyon konusunda ciddi düşüşler yaşayan Alonso, IndyCar’da da Honda motoru ile sorun yaşayınca sanırım kaderinden kaçamayacağını anladı.

Kendisi gerek sıralamalarda, gerek yarışlarda deneyimini konuşturdu. Macaristan’da Sainz’a yaptığı atak. Belçika’da Hülkenberg’den sırasını geri alışı ve Meksika’da Hamilton ile girdiği mücadele, çift dünya şampiyonunun içindeki yarışma ateşinin hâlâ harlı şekilde yandığını açıkça sergiliyor.

Elinde yeterli bir araç olduğunda Fernando’nun ilk 3 takıma kafa tutabileceğini düşünüyorum. Bir de, kendisi telsizlerde bazen iğneleyici yaklaşımıyla yüzleri güldürmedi değil.

Stoffel Vandoorne: Belçikalı pilotun potansiyeli gerçekten yüksek. Vandoorne’un sezonu Monaco’da başladı diyebiliriz. En azından sıralamalarda ikinci seans sonunda kaza yapana kadar harika gidiyordu. Macaristan’da sıralama ve yarışta Fernando kadar olmasa da iyiydi. 2018’de McLaren Renault ile iyi işler başaracağını ve yer yer Alonso’yu mağlup edeceğini düşünüyorum Stoffel’in.

20