Prime'a abone ol

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

Motorsport prime

Premium içeriği keşfedin
Prime'a abone ol

EDİSYON

Türkİye
Nostalji

1982 Güney Afrika GP: F1 pilotlarının grev yaptığı yarış

Geçtiğimiz hafta sonu Suudi Arabistan'da yaşananların ardından, bazı pilotlar yarışı boykot etmek istemişlerdi fakat takım patronlarının ikna çabaları sonrasında, pilotların boykot fikirleri pek de ileri gidememişti. 1982 Güney Afrika Grand Prix'sinde ise pilotlar antrenman seansını gerçekten boykot ettiler.

Niki Lauda, McLaren MP4/1B, pilotların grev tehditi hakkında röportaj veriyor

Fotoğraf: LAT Images

Suudi Arabistan GP, pist üstünde yaşananların yanı sıra pist dışında yaşananlar sayesinde de uzun bir  süre hafızalardan silinmeyecek.

Yemenli Husi milisleri, Suudi Arabistan'ın milli petrol şirketi Aramco'nun Cidde'de yer alan tesislerini hedef alan saldırılar düzenlediler. Bu saldırılardan ilki yarıştan 1 hafta önce gerçekleşti fakat ilk saldırı ufak bir kitlenin dikkatini çekebildi.

Dikkatleri üzerine toplayan asıl saldırı ise yarıştan 2 gün önce, Cuma günü, gerçekleşti. Bu saldırının hedefinde de Aramco rafinerileri vardı. Balistik füzelerin kullanıldığı düşünülen saldırının sonucunda, Aramco tesisinde büyük bir yangın ortaya çıkmıştı.

Yangın çıkan tesis, Cidde Cadde Pisti'nden sadece 25 km uzaklıkta yer alıyordu. Saldırı gerçekleştiğinde, F1 araçları 1. antrenman seansı için pisttelerdi ve yangın sonucunda gökyüzüne yayılan kara duman pistten kolay bir şekilde görülebiliyordu. Hatta yanan yağın kokusu bile padokta duyulabiliyordu.

Flames light the nights sky in the distance beyond the circuit

Flames light the nights sky in the distance beyond the circuit

Fotoğraf: Sam Bloxham / Motorsport Images

Aracının içinde bulunan Max Verstappen de yanık kokusunu alabilmiş ve takımına radyodan "bir şeylerin yandığını" söylemişti.

Bu kadar büyük bir güvenlik tehdidi, F1 tarihinde belki de hiç görmediğimiz tarzda bir sorundu ve bu sorun, elbette pilotlar da dahil olmak üzere padokta yer alan insanları tedirgin etti.

Bunların bir sonucu olarak da hafta sonunun akıbeti hakkında tartışmalar başladı.

İlgili içerikler:

Formula 1 yönetimi, saldırının gerçekleştiği Cuma gecesi, 2. antrenman seansı öncesinde, acil bir toplantı düzenlemiş ve takım patronları bu toplantıya çağrılmıştı.

İkinci antrenman seansı 20.15'te başladı ve seansın sona ermesiyle birlikte, 22.00'de pilotlar toplanarak konu hakkında konuştular.

Dört saatten fazla süren bu toplantıya ilk önce Stefano Domenicali ve Ross Brawn katıldı. Onlar odadan ayrıldıktan kısa bir süre sonra 10 takım patronunun tamamı pilotlarla görüştü.

Bu toplantıda, pilotlar yarışı boykot etme fikri üzerinde de durdular. Hatta Motorsport.com'un kaynaklarına göre, yarışı boykot etme fikri oldukça ciddiydi ve bu gerçekci bir olasılıktı. 

Özellikle Lewis Hamilton, George Russell ve Fernando Alonso'nun yarışı boykot etmek istedikleri öne sürülmüştü.

İlgili içerik:

Fakat yöneticilerin devreye girmesiyle birlikte, mevcut pilotların boykot planları pek ileri gidemedi. Bundan 40 sene önce ise F1 pilotları grev yaparak F1 yönetiminin dikkatini çektiler ve istediklerini almayı başardılar. 

1982 F1 sınıfı, dönemin FIA'sı olarak nitelendirebileceğimiz FISA'yla yaşanan tartışmaların ardından kendilerini bir otelin konferans odasına kilitlediler ve grev gerçekleştirdiler. 

Peki olaylar nasıl gelişti?

Pilotların grevi sırasında ATS takımının

Pilotların grevi sırasında ATS takımının "pilot aranıyor" afişi

Fotoğraf: Sutton Images

Pilotlar ve FISA, hangi konuda anlaşamadılar?

1982 Formula 1 sezonu, 23 Ocak 1982 tarihinde gerçekleştirilecek Güney Afrika Grand Prix'siyle başlayacaktı. Kyalami pistinde start alması planlanan sezon öncesinde, o dönemin motor sporları yönetim organı olan FISA, pilotların süper lisanslarında değişikliklere gitti ve lisanslara, pilotları daha çok kontrol edebilecekleri maddeler ekledi.

Pilotları mutlu etmeyen 3 madde bulunuyordu.

İlk olarak, pilotların FISA'yı eleştirmesi yasaklandı. Pilotlar, basına konuştuklarında FISA hakkında kötü şeyler söylemeyeceklerdi. Daha da kötüsü, bu kuralı çiğneyen herkesin "spordan hayat boyu men edileceği" belirtildi ve pilotların ifade özgürlüğü ellerinden alınmış oldu.

1980'lerin başlarında sporun pek de parlak bir dönemden geçmediğini düşündüğümüzde, pilotlar FISA'yı birçok alanda eleştirebilirdi ve bu maddeyle sert bir şekilde bunun önüne geçilmek istendi. Bu maddeyle birlikte pilotların ifade özgürlüğü kısıtlandı fakat pilotları asıl sinirlendiren madde bu değildi.

Bu maddeden sonra, pilotların takımlarla kontrat görüşmesi yapmasını yasaklayan bir madde getirildi. Pilotların geleceklerini pilotların takımları belirleyecekti ve pilotların maaşlarını da takımlar kendi aralarında görüşeceklerdi.

Pilotlar, kendi gelecekleri ya da maaşları konusunda söz sahibi olamayacaklardı. Böylelikle takımlar arasında, tıpkı günümüzde NFL ya da NBA gibi liglerde görebildiğimiz takaslar yaşanabilecekti. 

Kısacası pilotlar, maaşları ya da gelecekleri hakkında takımlarla görüşemeyecekti ve bu işi, takımlar kendi aralarında halledeceklerdi. Bu madde, pilotları sinirlendiren asıl maddeydi.

Son olarak, bir pilotun bir takımla en çok 3 sene yarışması zorunluluğu getirildi.

René Arnoux, Renault RE30B

René Arnoux, Renault RE30B

Fotoğraf: Sutton Images

Pilotların grevi nasıl başladı?

Yukarıda belirtilen maddeler, pilotların önemli haklarını ellerinden almaktaydı ve elbette bu, pilotların hoşuna gitmedi.

Pilotlar, bu maddelerin kaldırılmaması durumunda "yarışmayacaklarını" dile getirdiler ve ilk grev tehdidini yapmış oldular. Fakat FISA'dan sert bir yanıt geldi ve "yarışmayan pilotların ömür boyu men edileceği" iletildi.

Sezonun ilk yarış haftasına girildiğinde iki taraf da geri adım atmıyordu, hâlâ bir anlaşma sağlanamamıştı. İlerleyen günlerde de herhangi bir gelişme yaşanmadı. Çarşamba günü pilotlar Güney Afrika'ya geldiler. İlk antrenman seansı ise Perşembe sabahı gerçekleştirilecekti, en azından öyle planlanıyordu. 

Ayrıca okuyun:

1979'da "emekli" olmasının ardından, spora geri dönen McLaren pilotu Niki Lauda ve Ferrari pilotu Didier Pironi, konu hakkında en çok konuşan pilotlardı.

Grev yapılacağı iddiası padokta dolanmaya başladı. Küçük takımlar, sponsorlarını sakinleştirmek istiyordu. Bir grev sonucunda araçların piste çıkamaması, ekonomik açıdan bu takımlara ciddi hasarlar verebilirdi. 

FISA başkanı Jean-Marie Balestre ise yaşanan durumdan hiç mutlu değildi ve pilotları tekrar sert bir dille uyardı: "Bu maddeleri kabul edin yoksa yarışamazsınız ve sizi ömür boyu men ederiz!"

Bu tehdit, pilotları pek de korkutmadı ve pilotların grev planı hazırdı.

Perşembe sabahı geldi çattı. 1982 F1 sezonu başlamaya hazırdı. Kyalami Pisti, pistteki görevliler, hakemler, araçlar, mühendisler, mekanikerler, sponsorlar... Herkes ve her şey hazırdı. Pilotlar da sabah 1. antrenman seansı için piste geldiler.

Pilotların piste gelmesiyle herkes sorunların çözüldüğünü ve pilotların yeni maddelerin bulunduğu lisanlara imza attığını düşündü. 

GDPA (Grand Prix Pilotlar Birliği), Çarşamba gecesi bir otobüs kiralamıştı ve Perşembe sabahı, antrenman seansından önce, bu otobüs piste geldi. Bu süreçte her zaman açık sözlü bir şekilde haklarını savunan Lauda ve Pironi, piste gelen tüm pilotları bu otobüse yönlendirdiler ve F1 pilotları, pisti bu otobüsle terk ettiler.

Otobüste yer almayan tek F1 pilotu Jochen Mass'dı. Mass, piste geç gelmişti ve otobüsü kaçırmıştı. Belki de bu grevde yer almak istemediği için piste bilerek geç geldi ve otobüse binmek istemedi. Bunu bilemeyeceğiz. 

Pilotlar, otobüse binerek pistten ayrılıyorlar ve antrenman seansını boykot ediyorlar

Pilotlar, otobüse binerek pistten ayrılıyorlar ve antrenman seansını boykot ediyorlar

Fotoğraf: Motorsport Images

30 pilot, 1 konferans odası ve bir büyük piyano

Otobüs, piste geç gelen Mass hariç diğer tüm pilotları alarak pistten ayrılmak için yola koyuldu ve bu hareketin sonuçları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. 

Grevin başlamasıyla beraber kaos da başlamıştı. March Ford takımının bir üyesi, arabasını çıkış kapısının önüne çekerek pilotların yollarını kesmek istedi. Pilotlar otobüsten inerek aracı ittiler ve pistten ayrıldılar.

Kyalami Pisti yönetimi, Grand Prix'nin gerçekleştirilememesi durumunda araçları haciz edeceklerini söyledi. Bu, F1 yönetimini ve takım patronlarını daha da sinirlendirdi. Bunun ardından yarışın bir hafta ertelendiği ve grevde yer alan herkesin ömür boyu men edildiği açıklandı.

Dönemin Brabham takım patronu Bernie Ecclestone, tahmin edebileceğiniz şekilde, fazlasıyla sinirliydi. Ecclestone, greve katılan iki pilotunu da kovacağını dile getirdi ve ömür boyu men edilecek olan mevcut pilotların "özlenmeyeceğini" belirtti. 

Bu esnada otobüs, Sunnyside Park Hotel'e gidiyordu. Bu hotel, pistin 8 km kadar uzağındaydı ve büyük bir basın grubu da pilotlarla birlikte bu otele geldi. 

Ayrıca okuyun:

Pilotlar, hotelin konferans salonuna girdiler ve kendilerini bu odaya kilitlediler. Bazı genç pilotlar daha neyi grev ettiklerini dahi bilmiyorlardı, bazı tecrübeli isimler ise grev yapmayı saçma buluyordu. Yine de haklarını savunmak isteyen pilotlar için bu olayda yer aldılar. 

Dünya basını bu durumu konuşuyordu. Milyonlar kazanan pilotlar, konferans odasının zeminine birkaç tane yer yatağı kurdular ve aynı yatakları paylaştılar. Bu, onların alışık olduğu lüks hayat tarzından uzak olsa da doğru olduğunu düşündükleri şey için mücadele ediyorlardı ve birlik olmuşlardı.  

Pilotların bulunduğu odaya sadece bir fotoğrafçı alındı. Ferrari pilotu Pironi, F1 ve FISA yönetimiyle görüşmek için piste gitti. Pironi, pilotlarla yönetim arasındaki bilgi alışverişini sağladı ve bu olayda kilit bir rol oynadı. 

İlk etapta, Pironi'nin pistten getirdiği haberler kötüydü. Herkesin ömür boyu men edileceği, pist yönetiminin araçlara haciz getireceği haberleri pilotlara verildi ancak pilotlar geri adım atmadılar. 

Bu kötü haberlerin ardından geri adım atan tek bir pilot oldu: Teo Fabi.

Fabi, bir çaylaktı ve o hafta sonu ilk yarışına çıkacaktı. Genç pilot muhtemelen kariyerinin daha başlamadan biteceğini düşündüğünden kaçmak istedi. İddialara göre Fabi, lavabonun camından atlayarak kaçmıştı. Grevin gereksiz olduğunu düşünen Keke Rosberg bile Fabi'ye kızgındı ve Fabi'nin "bir tavuk gibi kaçtığını" söylemişti. 

Pistten kötü haberler gelse de odada komik anlar yaşanıyordu. Gilles Villeneuve, odada yer alan büyük piyanoyu çalmaya başladı. Sonrasında Elio de Angelis geldi ve Mozart'ın şarkılarını gayet iyi bir şekilde çalmaya başlayarak, Villeneuve'ü gölgesinde bırakmış oldu. 

Lauda, bir stand-up şovu düzenledi. Bruno Giacomelli ise karikatürler çiziyordu. Bu karikatürler oldukça ilginçti. Esprilerle karışık bir şekilde, bir AK-47'nin nasıl parçalanacağı anlatılıyordu. 

Villeneuve ve de Angelis tarafından çalınan piyano, sonrasında odaya zorla girmeye çalışan takım üyelerini durdurmak için kapıya koyuldu. 

Pistte görüşmeleri sürdüren Pironi'den gelen haberler iyi değildi ve gün boyunca süren görüşmeler olumsuz sonuçlanmıştı. 

Görüşmelerin olumsuz sonuçlanmasıyla birlikte, pilotlar geceyi odada geçirmeye karar verdiler. Yer yatakları kuruldu ve pilotlar geceyi bu odada geçirdiler. 

Alain Prost ile Villeneuve, aynı yatağı paylaşıyorlardı. Pilotlardan Patrick Tambay ise "bu ikisinin çocuğu olursa, sporu şimdiden bırakabilirim!" diyerek duruma esprili bir şekilde yaklaşmıştı. 

Lauda o gece hakkında gülerek şunları söylüyor: "Bütün F1 takım patronlarının aynı yatakta uyuduğunu görmek isterdim. Ben Patrese ile aynı yatağı paylaştım. Rosberg'in yanındaki kişi, Villeneuve tarafından suratı battaniye ile kapatılana kadar horluyordu."

"Birlik olduk. Elio (de Angelis) ve Villeneuve, piyano bile çaldılar. Birlikte kaldık çünkü öyle istedik." 

Sorun nasıl çözüldü? 

Pilotlar, geceyi yer yataklarında bir arada uyuyarak geçirdiler ve grevin 2. gününe girildi. Gece hakkındaki tek sorun, Carlos Reutemann'ın horlamasıydı.

Yarış tulumuyla uyuyan Carlos Reutemann, o kadar çok horluyordu ki bazı pilotlar uyuyamıyorlardı. Villeneuve de bu durum üzerine kalkarak Reutemann'ın suratına bir örtü koymuş ve sesi azaltmaya çalışmış. 

Pironi, güneşin doğmasıyla birlikte görüşmeler için yeniden piste gitti ve görüşmelerde gelişme kaydedildi. FISA başkanı Balastre, kısa süreli bir anlaşma için görüşmeye açık olduğunu dile getirdi ve grev yapan pilotların ceza almayacağını söyledi. 

Bunun üzerine pilotlar, otele geldikleri otobüsle piste geri gittiler. FISA başkanı Balastre, pilotlardan yarışmalarını istedi ve süper lisans maddeleri konusundaki görüşmelerin sonra gerçekleştirileceğini dile getirdi. Grev yapan pilotların ceza almayacaklarını da vurguladı ve söz verdi. 

Verilen sözlerin ardından pilotlar o hafta sonu yarıştılar ve süper lisans görüşmeleri sonra gerçekleştirildi. 

Motorsportretro.com tarafından alıntılanan Lauda, pistteki bir muhabire şunları söylemişti: "İmzamı atmayı hazırım çünkü yarışmak istiyorum. Teddy Mayer (McLaren takım patronu) Ocak ayında evime geldi ve yeni maddeleri kabul etmemi istedi. Bunu reddettim ve ona endişelenmemesi gerektiğini söyledim."

"Yarışmaya hazırdım ama süper lisanstaki yeni maddelerin değişmesi gerektiğini belirttim. Benle birlikte 24 pilot daha o maddeleri kabul etmediler." 

"Grev yapmak bizim fikrimizdi. İlk başta sadece Didier'in söylediklerini dinledim. O, diplomatikti ama sakin, kibar ve rasyoneldi de." 

Pilotlar ve FISA, kısa süreli bir anlaşmaya imza atmışlardı ve o hafta sonu pilotlar yarışacaklardı. Fakat elbette grevden sonra da bazı olaylar yaşandı. 

Takımlar ve sponsorlar pilotların grev tehditini tartışıyor: Daniele Audetto, Alan Rees, Ken Tyrrell

Takımlar ve sponsorlar pilotların grev tehditini tartışıyor: Daniele Audetto, Alan Rees, Ken Tyrrell

Fotoğraf: Motorsport Images

Grevin sonrasında yaşananlar

Ecclestone pilotlarına son derece sinirliydi ve 1981'in şampiyonu Nelson Piquet'i cezalandırmak istiyordu. Ecclestone, pilotu Piquet'in "yer yatağında yeteri kadar uyuyamadığını ve yarışmaya hazır olmadığını" bahane ederek araca başka birini koymak istedi ancak gerçekleştirilen sağlık kontrolleri sonrasında Piquet'nin yarışabileceği söylendi. Ecclestone, yine de Piquet'nin yarışmasına izin vermedi. 

Patrese, antrenman ve sıralama seanslarında yer aldı; Piquet'nin aracı çalıştırılmadı. 

Tambay, pilotların erkek gecesinde arkadaşlarıyla eğlenceli anlar geçirse de bu yaşananlardan hiç memnun değildi ve F1'in bu durumu yönetme şekliyle de mutlu değildi. F1'in politik yönünden bıktığını dile getiren pilot, emekli olacağını açıkladı ve takımdan kendisini kovmasını istedi. Takımı da onu kovdu. 

Tambay, sakatlık yaşayan Surer'in yerine sadece birkaç yarış için takımla birlikteydi. Yine de bu davranışı bazı kesimler tarafından takdir topladı. 

Daha yüksek profilli bir pilot olan Reutemann da Güney Afrika GP'den sonraki yarışın ardından emekli olduğunu açıkladı. 

Ayrıca okuyun:

Öte yandan, Çarşamba gününden bu yana yaşananların sonrasında, yarış sonunda gerçekleştirilebilecekti. 

Yüksek rakımlı Kyalami Pisti'nde beklendiği gibi turbo şarjlı araçlar dominanttı. Turboşarja sahip Ferrari, Renault ve Brabham-BMW araçları, sıralama turlarında ilk 6'yı oluşturdular. Bu takımlardan sonra Williams geliyordu. 

Turboşarja sahip araçlar, düzlüklerde 25-30 km/s kadar daha hızlılardı. Turboşarjlı araçlar arasında ise en hızlı takım Renault'du. 

Renault pilotu Rene Arnoux pole pozisyona uzanan isim olsa da yarışı Arnoux'un takım arkadaşı Prost kazandı.

Prost, yarış içinde lastik patlattı ve 8. sıraya geriledi. Yine de yarışı kazanmayı başardı. Horlamasıyla pilotları uyutmayan Reutemann ikinci olurken, Arnoux podyumu tamamladı. Lauda, spora geri döndüğü ilk yarışta 4. sırayı aldı. 

Podyum: Yarış galibi Alain Prost, Renault, 2. Carlos Reutemann, Williams, 3. René Arnoux, Renault

Podyum: Yarış galibi Alain Prost, Renault, 2. Carlos Reutemann, Williams, 3. René Arnoux, Renault

Fotoğraf: Sutton Images

Yarış sonrasında, konuşulduğu gibi süper lisans görüşmelerine başlandı. FISA başkanı Balestre, grev yapanların ceza almayacağını söylemiş ve pilotlara söz vermişti. Bu söz tutulmadı. Grev yapan pilotlar, 10.000 dolara varan cezalara aldılar ve yarıştan men cezaları alanlar da vardı. 

Pilotlar, Balestre'nin grevin 2. gününde kendilerine verdiği sözleri tutmadığını görünce konuyu temyize taşıdılar. 

Bu sürecin sonunda pilotların para cezaları ve yarıştan men cezaları azaltıldı. Ayrıca Temyiz Mahkemesi, Balestre ve FISA'yı da pilotlara imzalatmaya çalıştıkları maddelerden dolayı eleştirdi. 

Olayın temyize taşınmasının ardından süper lisanslarda değişime gidildi ve eklenen "3 sorunlu maddeden" iki tanesi kaldırıldı. 

Birbirlerini yenmek için her şeyi vermeye hazır olan, birbirinden rekabetçi 30 pilot; haklarını savunmak için bir araya geldiler ve kariyerlerini riske atarak F1 tarihinde benzerine rastlanmayan bir tepki ortaya koydular. Bütün bunların sonunda da istediklerini almayı başardılar. 

 

Motorsport topluluğunun bir parçası olun

Yorumlara katılın

Alakalı video

Önceki haber Wolff: "Pes etmeyeceğiz"
Sonraki haber Coulthard: "Otmar'ın yerinde olsam pilotları yarıştırmazdım"

Öne Çıkan Yorumlar

Henüz hiç yorum yapılmadı. İlk yorum yapan olmak ister misiniz?

Ücretsiz üye olun

  • Favori makalelerinize hızlı erişim sağlayın

  • Son dakika haberleri ve favori sürücülerle ilgili bildirimleri yönetin

  • Yorumlarınızla sesinizi duyurun

Motorsport prime

Premium içeriği keşfedin
Prime'a abone ol

EDİSYON

Türkİye